Muhteşem ara sokaklarda kaybolmaya hazır olun; ama değer! Benim çok sevdiğim bir olgu. O anki keşifte, size tanıklık eden binalar var; tabi ki insanlarda!
Zorda kalınınca adres sorulur ya? Ya da navigasyon’da güvenilmeyen durumlarda? İnsanlar onun için? Değil tabi; ‘yaren’ olmak için…
Eskiden navigasyon mu vardı? Sokak sokak kaybolurduk yerleşimlerde; ne güzeldi! Artık zaman kısıtlı, bir an önce varmalı ulaşım noktasına…
İşte Cannes’da bu yok! Varın kaybolun doya doya; hem gece hem gündüz. Sisli puslu sabahlarda, ay ışığındaki gecelerde!
Dalga dalga gelir insanlar size doğru; kaybolmak kaçmak ne mümkün tabi bu arada? Hem gündüzde hem de gecede! Yine de deneyin! O insanlarla beraber kaybolun! Belki onlar da ‘kaybolmaya’ geldi; kim bilir?
Fransız Riviearası’nın kaymak tabakası burada konuşlanır.
Ne acayip, eskinin basit bir balıkçı köyü; Cannes!
Aslında şaşırmamalı; ‘St.Tropez’de öyledir. Tabi buranın gelişiminde farklı unsurlar var. Dünyaca ünlü Film festivali, Cannes için çok önemli. Ancak farklı olgulara da bakmalı. Her şeyden önce burası, Roma İmparatorluğu döneminde bir kamp yeri! Ve kentin ‘old town’ı, yani eski yerleşke, bu olguları günümüzde bize yansıtacak değerleri taşıyor!
15 Y.Y.’da, 1400’lerde o dönem yasalarına göre bir belediye niteliğine kavuşmuş. Yaklaşık bir yüz yıl sonra bölgede ciddi bir tektonik hareket söz konusu. Cannes ve civarında farklı tahribatlar oluşmuş.
Temelde ‘Georges Vindry’in 1970’lerdeki kazılarında ortaya çıkan gerçekler bunlar. Tabi yörede farklı arkeolojik çalışmalarda var. Çok fazla buluntu olmasa da, Cannes ve civarının I.O. 6.Y.Y.’a dek uzanan tarihi söz konusu!
Kentin tarihine ilişkin, elbette farklı görüşlerde var.
İlk gelenlerin, ‘prehistorik çağ’da ‘Ligurya’lılar olduğu söyleniyor! Buralarda yaşamın onlarla başladığı belirtiliyor?
Başka bir söylem ise, bölgedeki yaşamın çok daha öncelerine işaret ediyor. Kanıtlar sınırlı ama yaşam sürüyor.
Avrupa’da buraya seyahat önemlidir. Sıradan turist için pahalıdır, lükstür. Fransa genelde pahalıdır zaten. ‘Riviera’ bölgesi, fazlasıyla nasibini alır bundan.
Kimileri ‘ulaşılmaz’ olarak görür. Çoğu kişi ise kendisini buraya ait hissetmez?
Bir turizm stratejisi? Fransızlar; ‘sadece gelebilenler gelsin buraya’ der. Bu bir ayrım belki; ama ticari bir başarı aynı zamanda! Bölgeyi farklılaştırma, ‘özel’ olduğunu kabul ettirme!
Cannes’ın turiste ve onların getireceği paralara çok da ihtiyacı yok. Kent zaten zengindir. Burada olmak da, kalmak da belli bir parayı gerektirir. Cüzdanlar dolu olmalı ya da kartlar çok!
Havalimanı yok; Cannes’da. Arazi yapısı elvermiyor olabilir? En yakın ulaşım Nice! Cannes’a buradan trenle yarım saat civarında ulaşılır. Ama oto kiralamanızı öneririm. Zira yollar çok şık. Ülkemizden gidecek Cannes ziyaretçileri de, bu doğrultuda hareket etmeli! Araç ile yaklaşık 45 dakikada, bu büyülü kentte olunur.
Uçuş planınıza uygunsa bir başka merkez de; Marsilya! Buradan da Cannes ulaşımı, söz konusu.
Pahalı bu yerleşim; kimi zaman Fransa genelinin de üstünde!
O nedenle ziyaret zamanını doğru ayarlamalı. Herkes gittiğinde siz gitmeyin. Mesela noel’ de. Ve tabi dünyaca ünlü film festivali zamanında!
Genel olarak sonbahar daha makuldür fiyat anlamında. Yaz turisti gitmiştir. Noel’e daha vardır. Evet havalar istediğiniz gibi olmayabilir. Bazen kapalı, kısmen ıslak ve yağmurlu. Ama ucuz, diğer günlere göre…
İlkbaharı tercih edecekler ise Mayıs’ta düzenlenen ünlü film festivali öncesinde yerlerini ayırtmalı. Festivalde, kalabalıklarda fenadır, fiyatlarda…
‘Palais Des Festivals’… Cannes’da simge binalardan.
1949’da inşa edilmiş ama zamana göre hep biçimlenmiş. Ünlü yıldızlar, ‘coctail prolonge’ler burada! Kameralar, patlayan flaşlar ve uzatılan mikrofonlar da!
Uluslararası yapımcılar, aktristler, aktörler ya ünlü olmayı hedefleyenler… Her yıl Mayıs’ta bu civardadır!
Festival binasının hemen yanı başındaki ‘yıldızlar kaldırımında’ el izlerini bırakanlar var! Ünlü olmak yetmiyor bu izler için; belki farklı gerçekler gerekli? 300 kadar yıldızın el izleri görülebilir…
Cannes, elbette bir kumar cenneti. Yemek sonrası ‘geceler’, bekler bu ziyaretçileri! Rulet, poker ve daha başkaları.
‘Le Croisette’… 2 km’lik bu bulvarın bir yanı şahane denizler kumsallar; diğer yanı da oteller, cafeler! İşte o aranan mekanların bir bölümü de burada!
Her kafanızı kaldırdığınızda, bir ünlü ile göz göze gelmek olasılığı çok fazla!
Film yıldızı, ya da şarkıcı. Belki de bir Ceo, ya da TV sunucusu…
‘Yok onları görmek istemem, zaten tüm gün karşımdalar ekranlarda’ diyorsanız o başka!
Leziz, keyifli, eğlenceli mekanlar var kentte! Üstelik ucuz. Arka sokaklarda sizleri bekliyor olacaklar. Liman bölgesinin hemen üstlerinde, karmaşık yerlerde az rastlanan ilginç lokantalar mesela!
Bir tanesini hiç unutmam! Yemyeşil boyalı çerçevelerin ardındaki şık ve küçük masalar aklıma geldi ilkin! Biri genç, diğerleri orta yaşlı dört kişi ile hizmet veriyorlardı. Sanırım mutfakta da iki ‘beyaz saçlı’!
Ama ne mutfak… Servis olağanüstüydü.
Demek ki Cannes’da da doğru yer bulunabilir ve doğru yemekler yenir. Üstelik hiç de ‘Cannes gibi fiyatlarda’ değil!
Limanın arkasındaki sokaklarda, dedikodular önemlidir. Ama siz lezzetlere bakın, boş verin anlatılanları.
Levrek, istakoz, istiridye, karides lezzetlidir! E normal, burası bir balıkçı kasabası. Ama et de yenir; peynir ve şarap zaten vazgeçilmezdir.
1800’lerde ‘Lord Peter Brougham’ bir vesile ile Cannes’dan geçerken doğaya, iklime hayran kalır.
Burayı çok sever ve ara ara burada yaşamaya başlar. Zaman içinde de bir ev yaptırır ve yılın belli dönemlerini burada geçirir.
İngiliz Lordun bu yaklaşımı, ağızdan ağıza dolaşır, insanlar buraya doğru yönelir. Turizm ilk kez konuşulmaya başlar bu olay ile. Sonrasında da patlar…
Kentin turizm anlamındaki önemini, hemen önünde yer alan adalara bağlayanlar çokça? Belki de haklılar; merkeze tekneyle 20 dakika uzaklıktaki ‘Lerins’ adaları gerçekten özel! 16. Y.Y.’a tarihli bir manastır var ki; doyumsuz. Roma dönemi kalesi ve içindeki müzesi ile adaların en büyüğü Sainte-Marguerite’i ön plana çıkıyor.
Denizle beraber anılması elbette yat turizmini ve şahane plajları da beraberinde getirmiş; Cannes’da! ‘Vieux’ limanında dünyada az tanık olunacak cinsten motoryat ve tekneler görülebilir. Lux sözcüğü sanki burası ile özdeş olmuş!
‘Promenada de la Croisette’… Burası da kentin en özel sahil şeridi!
Gün batımında yer bulmakta sıkıntı yaşayabilirsiniz. Ya gün içinde; sözünü etmeyeyim, siz yaşayın?
Diğer yandan burası, bir şarap cenneti! Tadın ve satın alın, yolunuz düşerse… Keşişlerce üretilmiş olan geleneksel ‘Honorat’ şarabı favori.
‘Honore’ bu anlamda çok ünlü! Trafiğe kapalı olan, butiklerin lokantaların da olduğu ‘Rue Meydanier’ de, ziyaret edilebilir. Alışveriş için ‘Rue Hoche’ de düşünülebilir.
Başka bir merkezi söyleyelim ‘Mache Forville’. Şarap ve peynir çeşitliliğinde burası ön planda!
‘Rue de Antibes’! Bu bulvar, alışveriş için çok uygun. Dahası ‘Galleries La Fayette’de burada! Elbette diğerleri kadar görkemli değil ama size hitap edecek cinsten…
Yerli likörler de keşişlere ait! ‘Lerina’ likörü; önemli!
Onlar yapmış, onlar tatmış! Bugün dünya tadıyor!
Fransa’da yerel lezzetler zaten çok ünlüdür. Ama Cannes ve civarında yetişen sebzelerden yapılan çorba çok bilinmez? Oysa oldukça leziz ve vitamin dolu. Bence deneyin!
‘Le Suquet’ buranın en eski yerleşimi. Dolambaçlı sokakları ile hem geziye keyif katar, hem de çeşitli lokantaları ile farklı lezzetlere davet eder sizleri.
‘Rue St. Antoine’ ise; yıllarca bu kentin ticaretinin merkezi!
Yarım yüzyıla tarihlenen mekanlar görülmeye değer. Dahası duvar resimleri; tam fotoğraflık.
Tarihsel gezi tutkunlarını ilgilendiren önemli yapılar var; Cannes’da! ‘Eglise Notre- Dame-D’Esperance; buranın en önemli kilisesi! Gotik iç mimarisi, göz kamaştırıyor.16.Y.Y.’a tarihli. O dönemde kent, bir keşişler merkezi niteliğinde. Ana kilisenin önünde her yıl Temmuz ayında yapılan etkinlikler de kente farklı bir değer katıyor!
1876’ya tarihli Belediye binası da gerçekten farklı.
Müze severler için, ‘Castre’ kaçırılmaması gereken bir merkez. Burası 19.Y.Y. eserlerine ev sahipliği yapan müzesi ile ön plana çıkıyor. Eski kentin simgesi niteliğinde olan tarihi saat kulesi de mutlaka görülmeli ve çekilmeli!
20 km2’lik alanda yaklaşık 100 bin civarı kişinin yerleşik olduğu Cannes’da anlatacak çok hikaye var! Dinleyene, anlayana, özümseyene!
Bir bakın bakalım!