‘Sagallasos’ gibi, ‘Kremna’ gibi, ‘Boubon’ ya da ‘Kibrya’ gibi çok özel antik kentlerimizin bazı buluntuları burada!
Bitmedi…
‘Höyücek’, ‘Kuruçay’, ‘Hacılar’ höyüklerinde bulunanlar da!
Burdur halkının bağışladıkları, ya da para ile satın alınan eserler de sergileniyor…
Tüm bunlara rağmen; ‘Burdur Müzesi’; ne yazık ki çok az biliniyor!
Doğal olarak ziyaretçi sayısı da düşük?
Buna hemen bir çözüm bulunmalı! Bu denli zengin eserler, çok daha fazla ziyaretçi ile buluşturulmalı! Ve bununla ilgili çok ciddi planlar yapılmalı!
‘Sagalassos’dan çıkan ‘Dans eden kızlar’ frizi’ni mesela; herkes görmeli!
‘Sagalassos’; ‘Pisidya’nın başkenti ve bu kentte özellikle heykelcilik sanatı son derece önemli! Pek çok sanatçı yetişmiş bu anlamda!
‘Burdur Müzesi’nin içinde göreceğiniz devasa boyutlardaki heykeller; buradan! Hafızanıza kazınacak; bu kesin!
Mesela bir örnek! Parçalı olarak ele geçen bir heykelin dizden ayağa kadar uzunluğu yaklaşık bir metre! Siz hesaplayın heykelin tamamının boyutunu!
Burdur ve civarının geçmişi; ‘Paleolitik’ çağlara dek uzanmakta!
Doğal olarak sayısız uygarlık yaşamış bu topraklarda. Buluntular da bu nedenle çok zengin! Keşke zamanla çok daha buluntuya tanık olabilsek?
‘Burdur Müzesi’nde ‘Neolitik Çağ’dan, yakın geçmişe dair 65 bin civarı irili ufaklı eseri görmek mümkün!
Bu zengin sergileme olanağı ile ‘Burdur Müzesi’ ülkemizdeki ilk on müze sıralamasına girmeye aday!
‘Sagalassos’da ele geçen I.S. 2.Y.Y.’a tarihli Güneş Saati mesela; çok özel, O’da burada!
Ya da; tarihsel süreci I.O. 370’lere kadar giden sayısız sikke…
Ağırlığı 1,5 tona yaklaşan heykeller…
Burası gerçekten farklı! Bambaşka bir müze diyelim!
Tüm bu görkemin yanı sıra, dönemler içinde kullanılan, günlük ev ihtiyaçlarının gerektirdiği tüm seramik ögeler de; ‘Burdur Müzesi’nde!
Yanı sıra; biriktirme veya sunum kapları, ölçme tartma aletleri, kesiciler ve daha başka pek çok eser de sergileniyor!
Müze’nin kuruluş aşaması son derece ilginç!
1950’lerin ortalarına gidelim o zaman!
Civarda bir şekilde ele geçirilen ya da bulunan tarihsel eserler, ‘Bulguroğlu Medresesi’nin bir yanında biriktiriliyor! ‘Pirkülzade Medresesi ’de denirmiş buraya!
Zamanla buluntular artıyor ve bu mekan saklamaya yetmemeye başlıyor! O denli çok buluntuya ulaşılmış demek ki?
Bu ihtiyaç doğrultunda, 1963’den sonra eserlerin bir müze ortamında sergilenme olasılığı gündeme geliyor.
O günkü koşullarla oluşturulan sergileme salonlarında; 1969’da çok sayıda eser ziyaretçileri ile buluşuyor! Bu; ‘Burdur Müze’sinin miladı aslında!
Çevredeki antik kentlerdeki arkeo çalışmalar sürdükçe, buluntular az da olsa ortaya çıkarılmaya devam ediyor! Tabi zaman da hızla ilerliyor!
Bunların da sergilenme durumu; ‘Burdur Müzesi’nin tekrar genişletilmesine dair bir ihtiyacı, gündeme getiriyor!
Yıllar, yılları kovalıyor…
Ve geliyoruz 90’lara…
Çevrede yepyeni bir kamulaştırma hamlesi başlatılıyor! Devamında başka yapılar ekleniyor bu mimariye!
Sergilenen alanların genişletilmesi; buluntuların artması da paralel biçimde yürüyor!
Müze, teşhir alanları genişletiliyor!
2000’li yıllarda, ‘milenyum’da da müze genişlemeye devam ediyor!
Zira; büyüme, gerekli hale geliyor yine; yepyeni eserlerin katılımı ile!
Bu dönemde, sergileme salonlarının artmasının yanında, yönetim binaları da yeniliyor ve güvenlik unsurları da arttırılıyor!
2000’binlerde ki bu çaba ile, elbette eklenen eserler ve mimari yaklaşım salt müzeyi büyütmüyor; sekiz yıl sonra, 2008’de ‘Burdur Müzesi’nin ‘Gezip görülmeye değer’ ödülünün almasını da sağlıyor!
Burdur Müzesi; ‘Arkaik’, ‘Helenistik’ ve ‘Roma’ dönemine adeta parmak basıyor; sergilenen eserler ile!
Buraya özel aracınızla geleceksiniz! Civarda toplu taşıma yok!
Ziyaretçiler bazında çok az yabancı kökenli gördük. Bu da müzenin doğru tanıtılmaması ile ilişkili! Bırakın yabancıları, yerliler bile bilmiyor burayı! O denli çok az ziyaretçi var burada. Oysa bu müze; ‘Burdur Müzesi’, bence olağanüstü eserlere sahip!
Müze bahçesinde kitabelerden, lahit kapaklarına; sütun başlıklarına değin pek çok özel eser sergilenmekte! Amfora, friz ve alınlık parçaları da cabası… Müzenin bahçesinin bir bölümü bu anlattıklarım!
Bölgede ilk kazı yapanlar elbette yabancılar! Kısmen yasa dışı, kısmen Osmanlı’nın izni ile!
Bu anlamda buluntularla ile ilgili net bir liste yok! Olası; bazı önemli parçalar yurtdışına kaçırılmıştır? Osmanlı’nın bu toprakların geçmiş tarihine ilişkin yaklaşımı ile, çok sayıda eser kaybolmuş, heba edilmiş ya da bağışlanmıştır?
Her ne olursa olsun; müzede sergilenen eserler, bugün bile son derece özel!
Mutlaka herkes ziyaret etmeli! Elbette çevredeki antik yerleşimlerde kazılar sürdükçe, buraya aktarılacak buluntuların adedi de artacaktır!
Şu hali bile son derece özel!
Öyle ki; devasa boyutlardaki bu heykellere sahip bir müze, yurtdışında olsa, olağanüstü bir tanıtım kampanyası ile sahip olduklarını çok daha geniş kitlelerle buluştururdu!
Bizler ne yazık ki günümüze değin bunu başaramamışız!
Belki bir gün; kim bilir?