Hakimiyeti elinden alınanın; şansı ve zekası ile şekillendi her şey?
ALİNDA…
‘Ada’nın ve ‘Büyük İskender’in hikayesi…
Buluntuları ne yazık çok olmayan ama muhteşem hikayelere sahip bir antik kentimiz… ‘Alinda’.
‘Karia Satrapı Maussolos’ ölür. Hem kardeşi hem de karısı olan ‘Artemisia’, tahta çıkar. Zaman içinde o da ölür! Teamüller gereği sonraki taht sahibi ‘Ada’ olmalıdır. Onun dışındaki diğer kardeşler, ‘Piksodaros’ ve ‘Idrias’!
Ancak ‘Piksodaros’ tahtı ele geçirip, ‘Ada’yı başkent Halikarnassos’dan sürer! I.O. 340…
İşte sürgün edilen ‘Ada’nın yerleştiği yerdir ‘Alinda’.
‘Latmos’ dağlarının zirvelerine doğru konumlanmış. 200 metreye yaklaşan yükseltilerde ve neredeyse her yanı uçurumlarla kaplı vahşi bir coğrafyada kurulmuş kent.
Ege bölgesindeyiz. Aydın ilimizin ‘Karpuzlu’ ilçesi yakınları. Bu coğrafya keyiflidir; aşağılarda! Yukarılara çıkıldıkça, sarp kaya blokları eşlik eder yolculara. İnanılmaz görüntülere sahiptir tamamı. Buralara geldiğinizde doğanın gücüne, ihtişamına, çok değişik arazi katmanlarına tanık olacaksınız. Tüm bu görüntülere hayran olmamak mümkün değil.
‘Alinda’nın yaklaşık 115 hektarlık bir alanı kapsadığı söyleniyor.
Ama kazı yapılmadığından, bu yerleşkenin büyüklüğü ile alakalı söylenenler tahminden öte değil.
Çok dik bu arazi yapısında, yukarıda ve aşağıda günümüze ulaşabilen buluntular az’da olsa dikkat çekici! Yapılacak kazılar sonrasında elde edilebilecek büyüklüğü tahmin etmek olası değil. Kentin büyük bölümünün üzerinde yaşanılıyor günümüzde. Bu nedenle, çıkarılacakların niteliği, adedi ve azameti elbette tartışmaya açık. Bu arada çok ciddi tektonik hareketlerin yaşandığı bir bölge olması da unutulmamalı.
‘Alinda’nın büyüklüğü ile ilgili elimizde olan tek ipucu, günümüze ölçülebilecek oranda sapasağlam gelen ‘Agora’nın azameti. Evet; ‘Alinda’da ticari hayatın temeli olan ‘Agora’, antik kentlerimizin günümüze gelebilen ‘Agora’ları içinde rekor düzeyde büyük! Belki de en büyüğü?
Bu büyüklük de; kentin hacmi ile alakalı bir ipucu!
‘Alinda’nın; ‘Karia’ yerleşimleri içinde en büyüğü olduğu konusunda görüş bildirenler var?
Dikdörtgen planlı ve üç katlı ‘Agora’, 99 metre uzunluğa, 15 metre yüksekliğe sahip. Günümüze ulaşabilen kadarı dahi; son derece görkemli! Alt katta ikişer sıralı dükkanların olduğu düşünülüyor?
Tabi ki dönem teknikleri gereği, üst katlardaki yapı farklı?
‘Alinda Agorası’nın bir başka dikkat çeken yönü ise kesme taş işçiliği!
Yapıdaki ustalık, bugün bile çok belli. Ve kullanılan taşlar, bölgedeki kayalardan alınmış! Çok ilginç; dışarıdan herhangi bir malzeme getirilmeden inşa edildiği belirtiliyor?
Bu denli büyük olmasının temel sebebi; ürünlerin büyük miktarlarda işlenip satılması! Temel ürünler anlamında da; zeytin ve zeytinyağı, üzüm ve şarap, elbette bölgenin zenginliği incir, ön planda!
Dönelim tekrar ‘Ada’nın hikayesine. ‘Strabon’un anlatılarından günümüze ulaşabildiği kadarı ile ortaya koyuyoruz yaşanmışlıkları.
‘Ada’, ‘Alinda’da yaşamını sürdürürken iktidardaki ‘Piksodaros’da ölür!
‘Pers İmparatorluğu’nun hakimiyetindeki kentler, malum ‘satrap’ atanarak yönetilir. Atananın ölümü ,ya da görevden alınması sonrasında uygun olan kişi ‘satrap’ olarak yetkilendirilir. Bu ölüm sonrasında, ‘Alinda’daki yetkilenen isim ‘Orontobates’ olur! ‘Piksodaros’ ölünce yönetimi ‘Orontobates’ devralır. Kardeşlerden biri değildir ama? Bir süre idare eder kenti…
İlginçtir; O’da ‘Piksodaros’a taht kavgasında yenik düşen ve sürgün edilen ‘Ada’yı geri getirmek istemez; ‘Halikarnassos’a; başkente! Oysa dönem itibarı ile ‘Ada’nın ‘Orontobates’in iktidarı için herhangi bir hak iddia etmesi olası değildir. Ancak, bir süre önce kazanılmış bir hakkı vardır elbette! Olası; ‘Orontobates’ bu hakkı bir biçimde kullanacağını düşünerek ‘Ada’yı davet etmez başkente!
Bu süreçte, ‘Makedon İmparator Büyük İskender’ Anadolu’ya gelip ‘Pers’lerle vuruşmaya başlamıştır! Kimi yörelerde de, üstünlük sağlar. Ama ‘Alinda’yı alamaz. Kuşatma sürerken ‘Ada’, ‘Büyük İskender’ ile görüşür. Bir anlamda kentin hakimidir! ‘Karia’da kendisine bir özerklik; aslında Karia’nın komple kontrolü verilirse, kentin teslim olacağının ve kapıların açılacağını belirtir. ‘Büyük İskender’ kabul eder… Ve kapılar açılır ‘Büyük İskender’e… ‘Alinda’, ‘Makedon İmparatorluğu’nun kontrolüne geçer!
‘İskender’de sözünü tutar devamında ve ‘Karia Hükümdarı’ olarak ‘Ada’ atanır. Zekası sayesinde yıllar sonra da olsa, tek hükümdardır ‘Karia’da!
Dedik ya; bu antik oluşumda buluntu az ama tarihsel hikaye çok!
‘Alinda’da şu ana dek görebildiğimiz en görkemli yapı; ‘Agora’ dışında ‘Tiyatro’!
Elbette çok ciddi kazıları bekliyor. Yaklaşık olarak 5 bin kişilik olduğu tahmin edilmekte? İki kademeli bir yapı var tiyatroda. İlk kademede 12, ikincisinde ise 15 oturma sırası var. ‘Cavea’nın kimi bölümlerinden, sıralarından fışkıran bitkiler, ağaçlar bu özel yapı hakkındaki daha fazla bilgiyi engelliyor. Doğal bir coğrafik yamaca oturtulmuş. Bunu kimi antik kentlerimizde görürüz. Yapıda, ‘Helen’ mimarisi hakim. Ancak ‘Roma’ döneminde yapılan ekleme ve kısmen iyileştirme çabalarının varlığı da açık.
Yüzey araştırmalarının yürütüldüğü ‘Alinda’da, sağlıklı kazı çalışmaları ile önümüzdeki yıllarda ulaşabileceğimiz çok sayıda bilgi ve belki de buluntu var? Bir dönem, Avusturya’lı uzmanlarca kazılması gündeme gelen antik kentte, bazı problemler ile bu olay gerçekleşmemiş?
Türk arkeologlardan oluşan bir grup iş başında günümüzde! En kısa zamanda bu sihir dolu kentin tüm bilinmeyenlerini ortaya çıkaracaklar!
‘Latmos’un tepelerinden ovaya doğru yayılan yapıda kazı çalışmaları için özelleştirmeler, kamulaştırmalar yapılacak.
Antik kentin alt girişindeki yerleşkede, bahçelerde köy meydanında, ortak alanlarda sütun başları, ‘steller’, sütun parçaları, hatta kitabe parçaları görülmekte bugün! Son derece üzücü ve hemen ilgilenilmesi lazım!
‘Alinda’ya ait ilk yerleşim bilgisi I.O. 14.Y.Y.’a denk düşüyor.
Eski dönemlerdeki isim ‘Lalanti’… ‘Hitit İmparatorluğu’ kaynaklarına giren isim ve tarih bu! ‘2. Mursilis’ dönemi… Kesin kanıtlar olmadığından soru işareti elbette?
Antik kentin ilk ziyaretçisi yine tanıdık bir isim; ‘Richard Chandler’. Gezileri sırasında buralara geliyor ama o dönemdeki bilgiler ışığında buranın ‘Alinda’ olduğunu algılamıyor?
Ancak bir süre sonra bulunan bir madeni para, kentin neredeyse keşfini sağlıyor. 1700’lerin sonlarına doğru bu olay! Bulan yine tanıdık bir isim, ‘Charles Fellows’. ‘Alinda’nın ilk kez gün yüzüne çıkması, aslında bu olay ile…
Ne yazık ki çok az kişinin bildiği, ulaşabildiği bir antik kent ‘Alinda’. Gezmek görmek istediğinizde doğa koşullarının zorluğu dışında ciddi bir yönlendirilme sorunu ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Tabelalar yok. Yerleşke çok dağınık ve buluntulara ulaşmak gerçekten zor! Yine de sihirli hikayesini bilmek özel. Var olan buluntular, kısmen de olsa bu sihri yansıtıyor. ‘Alinda’ çok ciddi biçimde kazılmalı ve toprak altında ne varsa hızlıca çıkarılmalı.
Kentte para basımı oldukça eski dönemlerde başlamış ve I.S. 3 Y.Y.’a dek sürmüş. Ekonomik anlamda elbette önemli!
Roma İmparatorluğu sonrasında, Bizans döneminde ‘Aphrodosias’ metropolitliğine bağlı bir piskoposluk merkezi… Bu zaman zarfında, Alinda’nın kısmen küçülmesi söz konusu?
Kentin adının bir süre ‘Aleksandria’ olduğu düşünülüyor?
Doğru olma ihtimali çok fazla. ‘İskender’in hükmettiği pek çok yerde bu isim görülür. ‘Aleksandria’; ‘İskender’ demek aslında.
‘Karia Satrapı’ ‘Ada’, büyük komutandan böyle bir yardım alınca, kentin ismini ona atfen değiştirmiş olabilir?
Kent, kurulumundan itibaren çok kuvvetli surlara sahip! İzleri bugün bile görülür. Güvenlik anlamında bu surlar özel. Kente tüm giriş ve çıkışlar kontrol edilirmiş. Kuvvetli surlar, belli aralıklarla inşa edilen, güçlü kuleler ile de, hem görsel olarak, hem de caydırıcılık anlamında mesaj verirmiş karşı güçlere. Dikdörtgen planlı ve iki katlı kulelerden söz edilir, ‘Alinda’ için…
Diğer taraftan sarnıç ve su kemerlerden de, bahsetmek gerekir. Su, elbette her toplum için vazgeçilmez. Yükseltili bir arazide kurulduğundan, kentte yer altı su varlıklarından da, yağmurlardan da yararlanılmaya çalışılmış; biriktirmek ve taşımak adına!
‘İskender’ ile mutabakatı sonrasında ‘Karia’ hükümdarı olan ‘Ada’nın yönetimindeki ‘Alinda’da, ‘Adonis’e ithaf edilen bir tapınaktan söz edilir! Ve bu tapınağın içinde olduğu varsayılan ünlü ‘Afrodit’ heykelinin de öneminden? Bu buluntu ile ilgili sağlıklı bilgiler günümüzde elimizde değil.
Kent çevresinde ‘Nekropol’ dışında az da olsa kaya mezarları günümüze ulaşabilmiş. Hatta birden fazla kişinin gömüldüğü mezar odalarından söz edilmekte?
Dedik ya; ‘Alinda’ günümüzde doğanın hışmına uğramamış, ayakta kalmayı başarmış, az sayıda eser ile tarih severlerle buluşuyor! Ama aşağıda kim bilir hangi güzellikler yatıyor? Yıllar alacak elbette, ama bunu öğreneceğiz!
‘Alinda’yı bu hali ile bile yaşamak da çok farklı!