İlk kez gidenler için adeta bir şehir. Trafik, kalabalık, keşmekeş, korna sesleri, itiş kakış, yürünmesi zor ana caddeler. Ve tabi bir o kadar da sıcak; tabi yazın! Nasıl bir yere geldik diyenler olabilir! Gerçekten de öyle. Yüksek sezonda ziyaretçilerin karşılaştığı tablo bu! Ama gerçek Ayvalık bu değil?
Tabi yaşamasını bilene ve doğru kanallardan öğrenenlere! Ayvalık, ana merkezin arka sokaklarında yaşanır. Zaten gerçek Ayvalık orasıdır! Bakmayın ana caddeye; kalabalığa, keşmekeşe. Arkalarda sükunet hakimdir. Sessizlik vardır. Halk huzuru sever, huzurlu yaşar!
Ayvalık, benim kuzey Ege’deki favorim. Kasabadan öte!
Tarihi, denizi, yemek kültürü, mübadele hikayeleri, yaşanmışlıkları, su altı faunası! Çevreye hiç girmiyorum? Adaları, Cunda’sı vesaire vesaire…
Cezayirli Hasan Paşa, Çeşme civarında Rus donanması ile giriştiği savaşta yara alır; tabi Osmanlı da! Bir avuç askeri ile Ayvalık’ta konaklar, İstanbul’a dönerken. Ve, papaz ‘İkonomou’ya misafir olur. Dönüşten bir müddet sonra ise; Osmanlı Sadrazamıdır; paşa…
Zaman içinde Ayvalık’ta koşulların değişimi ile ekonomi bozulur. ‘İkonomou’ eski dostu Sadrazamdan yardım ister! Kendisine ve çevresindekilere çok iyi bakan papazı kırmaz Sadrazam ve Ayvalık’ı özerk bölge olarak tanımlar.
Adeta bir ülkedir Ayvalık; 1700’lerin sonlarındaki bu karardan sonra!
Yunanistan, İngiltere, Fransa, Avusturya- Macaristan İmparatorluğu, İtalya, Norveç, konsolosluklar açar, burada. Ve bu kasaba bir ülke zenginliğine kavuşur; sonrasındaki ticaretle!
1803’de burada batılı anlamda bir akademi kurulur ve bilimsel dersler verilir!
Daracık parke yollar, eski kiliseler, Rumlardan kalan evler!
Kırlentli yastıklarda, eski tahta divanlarda yatmalı. Amforadan bozma saksılarda yeşeren çiçeklerin kokusu ile uyanmalı! Ayvalık böyle yaşanmalı!
‘Sarımsaklı’ tarafında da, ‘Cunda’ tarafında da sayısız otel bekliyor sizi! Bence eski Ayvalık’ta kalın! Sarımsaklı tarafında, ‘Küçük köy’ ya da ‘Yeni Çarahori’ olarak da bilinen beldeyi mutlaka gezin. Son yıllarda inanılmaz gelişti. Kent Müzesi; ‘Göç Müzesi’de deniyor! Geçmişe ışık tutacak! Bu tarafa yolunuz düşerse, çok bir şey ifade etmeyen ‘Şeytan Sofrası’da görülebilir! Manzara müthiş ama başka bir şey yok! İyi manzara için, ilçenin sırtlarında ‘Cennet Tepesi’ne da bakılabilir!
Bu arada, ne kadar büyüse de büyüsün, yürüyerek hemen her yere ulaşabilirsiniz. Ayvalık yürüyünce anlaşılır!
Kahve molası verdiğiniz yerde, kesin bir kentli ile tanışırsınız. Çok var büyük kentlerden kaçıp demir atanlar burada!
2 bine yakını tescilli, 4 bin civarı tarihi yapı var Ayvalık’ta.
Her geçen gün, kentlerden göçenler tarafından aslına uygun yenileniyor. Otel, galeri, lokanta, pub, cafe gibi oluşumlarla halka kazandırılıyor.
Bu arada arka sokaklara girdiğinizde antikacıları, hatta bitpazarı satıcılarını göreceksiniz. İnanılmaz objeler satın alınabilir!
Akşamları ise bir başkadır Ayvalık! Gün batımı, güneş suya inerken noktalanır! Manzara müthiştir. Lacivert su, ufuk ile bir bütün olur; eşsiz olur!
İstanbul ve Ankara’dan neredeyse ulaşım süresi aynı karayolu ile. Kısmen otopark sorunu olur, araba ile gelenlere. Ama katlanılır bu güzellik için!
Merkezde denize girmek imkansız! İyi plajlar için ‘Cunda’ ya da ‘Sarımsaklı’ tarafına gidilecek. ‘Altınova’, ‘Armutçuk’ plajları özel. ‘Badavut’ başka! Ama asıl denizler; açıktadır.
Ayvalık açık deniz faunası, ülkemizde ‘Kaş’ ile beraber ilk sıraları paylaşır ve gerçekten eşsizdir. Şnorkel yaparken dahi, suyun birkaç metre altında renk renk balık yavruları maskenize değerek geçer; eşsizdir. Hele aşağısı? Çok çeşitli deniz canlıları adeta fotoğraflık! Mercanlar için yorum yapılamaz! Evet, su soğuktur. Ama değer…
Tekne ile yaklaşırken Ayvalık limanına, önde acayip karmaşık bir trafik göze çarpar ama, arkada tam bir sükunet hakimdir! Limandan hem ayrılırken hem de dönerken, burası apayrı güzeldir. Bu güzellik dizi ve film yapımcılarının da dikkatini çekmiş! Pek çok yapıma set olmuş; Ayvalık!
Kuzey Ege’de, Balıkesir’de Ayvalık… İzmir- Çanakkale yolu üzerinde!
‘Cisthina’, ‘Taliani’, ‘Kydonia’ denmiş, tarih sahnesinde! Aslında ‘Kydonia’ daha üst bir coğrafyaya verilen isim!
‘Misia’, ‘Hitit’, ‘Frig’, ‘Lidya’, ‘Roma’, ‘Bizans’ egemenlikleri yaşanmış. Sonrasında Türkler. Tarihte en çok korsan saldırısı burada olmuş!
Rumlarla Türklerin bir arada uzun süre yaşadığı yerlerden. Ancak sorunlar oluşmuş çokça, özellikle mübadele sonrasında.
Arka sokaklarda dolaşırken tarihe tanıklık edilir! Binalar çok şey anlatır gezginlere. Evlerden yemek kokuları gelir! Rum- Türk mutfağının bileşimi. Az da olsa hala birkaç kelime Rumca duyma şansı var. Kendileri gitti ama bıraktıkları izler çok fazla.
Mübadele sonrası yaşananlar var ki; filmlere konu olur. Koparılmış aileler, yıllar geçse de, ayrı olsa da hiç bitmeyen aşklar, ölümler, intiharlar, bazen kavuşmalar… Mübadele hikayeleri Ayvalık için gerçekten özeldir. Bu kadarı başka yerde yaşanmamıştır. Bu anlatılanlara şahit olanlar yok artık! Ama binalar tanık; sokaklar da!
Pek çok kilise, camiye çevrilmiş. ‘Ayios Yannis’, Saatli Cami olmuş! ‘Ayios Yorgis’; Çınarlı Cami! ‘Kato Panaya’ ise; Hayrettin Paşa Cami… Örnekler çok!
Tepelik bir arazide, denize dik inen bir coğrafyada kurulmuş Ayvalık.
Ara sokaklardaki evlerde, özellikle Rumlardan kalanların yapılış tarihlerini gösteren levhalara ya da oymalara rastlayacaksınız. Sarımsak taşından yapılmış evler, Mardin’li taş ustaları tarafından yenileniyor ve muhteşem oluyor! İşçilikler harika. Kimi zaman yapıların bir kenarında kabartmalar, armalar, çeşitli motifler göreceksiniz! Mutlaka inceleyin, çünkü yakın coğrafyada başka yerde yok. Bereket; buralara yerleşenler korumuşlar.
Ayvalık’ta geçireceğiniz birkaç günü salt tatil gibi algılamayın. Aslında tamamen araştırma ile geçecek. Dolayısı ile geziniz bir kerede asla bitmez. Birkaç kez gelmeden, Ayvalık tam anlamı ile algılanmaz. Ben her sene giderim hala bilmediğim noktaları var!
Kaşık salatasını, enginar dolmasını, yoğurtlu sıcak otu bilenler belki çıkar ama; ‘nohutlu bakalaros’ ya da ‘balıklı bamya’ dersem! Neredeyse hiç kimse bilmez! Hepsi de buraya özgü. Ayvalık’taki meze kültürü vitrinlere sığmaz. Lokantalardaki meze dolapları metrelerce uzar. Aynı sebzelerden sayısız meze üretilir ki; Rum ve Türk mutfağının bileşimidir ve ülkemizin başka bir yerinde görülmez. Bunlar sadece soğuk meze, peki ara sıcaklar? Sınırsızdır!
Ana yemek, yani balıklar, etler… Herhalde yoruma gerek yok! Gerçekten dehşet bir mutfak vardır burada. Doğal bitkilerin deniz ürünleri ile harmanlandığı Ayvalık’ta, özellikle akşam yemeklerinde doymak için değil, tatmak için sipariş verin!
Deniz kestanesi, tekir balığı ve mevsiminde ‘sardalya’nın küçüğü ‘papalina’, mutfağın özellerinden!
Bir kahvaltınızda da ‘Ayvalık tostu’ yiyin; hatırı kalmasın! Belki akşamüzeri de ‘Girit leblebisi’… Ayvalık’ta en önemli göç hareketi, ‘Girit’ adasından. ‘Midilli’, ‘Selanik’ ve ‘Makedonya’ göçmenleri de yaşamış burada.
Son yıllarda büyük kentlerden göçenlerin ilçeye katkılarını söylemiştik. Açtıkları sayısız işletme arasında lokantalarda var. Lezzetler elbette üste çıkıyor. Yerel mutfak ile genel mutfak karışımı olağanüstü!
‘Macaron’ buraya has eski bir bitkinin adı.
Ayvalık’ta bir mahalleye adı verilmiş. Zamanında; güvenli olmayan, herkesin giremediği bir getto! Ancak bugün Ayvalık’ta en şık lokantaların, galerilerin hatta otellerin olduğu bir bölge! Alan almış, satan satmış herkes mutlu, şu anda!
Zeytin ve zeytinyağı… Elbette buradaki lezzetlerin baş aktörü. Ama farklı özellikleri var. Öncelikle bir dünya markası; Ayvalık zeytinyağı!
Mübadele öncesinde de önemliymiş ama, yer değişimi bu sektörü fazlasıyla etkilemiş. Tabi özerk bölge olmasının da etkisiyle Ayvalık aslında zeytinyağı ile zenginleşmiş. 1800’lerin sonlarında 20’den fazla zeytinyağı fabrikası ve sabun gibi yan ürünleri üreten tesisler varmış!
Ve tabi ki şarapçılık! Bağlar da çok değer katmış buraya!
Yılda 600 gemi ile 200 yelkenlinin ticari amaçlı demir attığı bir liman Ayvalık 1920’lerde! Dört ayrı çarşıda bin dükkanı çalıştıran 30 binlik bir nüfus! Dile kolay!
Tüm bu anlattıklarımız ile, sessiz sakin eski Ayvalık oluştu kafalarda?
Resim başka bugün! Ben hareketi severim diyenlere şık müzikler, danslar var! Bunu sevenlere barlar sokağını tavsiye edelim. Denize neredeyse sıfır sokaklarda; dileyen istediği müziği dinler, istediği volümde. Gece yarısından sonra hareketlenen bu görünüm, sabahın ilk ışıklarına dek sürer.
Ve eşsiz Ayvalık, aynı zamanda Yunanistan’ın en büyük adalarından Midilli’ye yani Lesvos’a geçiş noktası. Karşı taraf başka alemdir! O başka bir yazı konusu. Salt bu geçiş bile Ayvalık için ciddi bir turizm değeri taşır! Araba ile geçilebilir ya da aracınızı burada bırakıp karşı da araba kiralayacaksınız. Belli zamanlarda karşıdan gelen dostlar, Ayvalık’ta özellikle pazarlarda alışveriş yapar akşam da dönerler yuvalarına, bir coşkudur bu! Ayrılmış iki toplum; buluşur!
İlçede oldukça donanımlı bir marina ve ayrıca çekek yerleri mevcut.
Bu anlamda teknecilerin, kaptanlarında gözdesi.
Ayvalık hakkında daha anlatacak çok şey var! En iyisi özet haldeki bu bilgilerin ışığında ziyaret etmek. Doyasıya yaşamak. İlk kez gidenler, dediklerimin tamamını yaşayamaz! Farklı zamanlarda defalarca gidin. Doyasıya yaşayın. Belki de sizin anlatacaklarınız farklı olacaktır?