Kazıklı Voyvoda’nın kentine gidiyoruz! Efsaneler, yalan olmaz değil mi?
BRASOV…
Romanya’nın önemli tarihsel, turistik noktası!
Rotada bu kez Transilvanya var. Yemyeşil, buz gibi, vahşi ve görkemli. Romanya’nın meşhur dağları Karpat’ların bir kolu olan Tampa dağına doğru kırdık direksiyonu. Etraf müthiş. Yazın ne kadar önem taşısa da benim için; kışın güzelliği de bir farklı burada. Brasov’u anlatacağız size; keyif olacak kesin. Romanya’nın önemli turizm değerlerinden. Hemen üzerindeki, Poina ile beraber anılıyor genelde. Poiana Brasov, 80 hektarlık kayak merkezleri ile dünyaca ünlü bu sıralamada. Ülkenin, döviz kaynağı. Brasov’a gelirken, trenle ya da araba ile, yemyeşil bir renk cümbüşü eşlik edecek size! Farklı tonlar ise yükseltiden. 1800 metre’ye tırmanacaksın kolay değil! Kayınlar, çamlar, meşeler, cins cins bitki örtüsü, hem zengin hem görkemli, yol boyunca! Temiz bir hava, bol oksijen nefesi farklı aldırıyor insana.
Tampa dağı, kent merkezinden 400 m. yüksekte, teleferikle çıkılır, eşsiz manzara izlenir. 2. Dünya savaşında, buradan merkeze giden tünellerde, binlerce kişinin öldüğü rivayet edilir!
Başkent Bükreş’e yaklaşık 200 km. mesafede, Brasov! Ülkemizden gitmek için de, buraya ilk step Bükreş. Oradan çok keyifli bir tren yolculuğu ile ya da araba ile ulaşmak mümkün. ‘Yeşil’in içinden dolana dolana. Tren yaklaşık 3 saat, araba ile de aynı süre. Çünkü yollar dar ve virajlı. Kışın kar ve buz dikkat. Zaten ilkbahar ve yaz idealdir burası için. Aşağıda millet kavrulurken, sen burada serin serin dolanırsın. Ben treni de, karayolunu da kullandım. İkisi de çok keyifli. Karayoluna ayrı bir parantez; orman içlerindeki mola yerlerinde bol hardal sos, lahana salatası ve tabi bira eşliğinde yenen ‘mititei’ onların geleneksel köftesi. Hep mola verelim istersin, o denli leziz!
Brasov küçücük ama, konaklama tesisi bulmakta zorlanılmaz. Çok sayıda keyifli ve tarihsel oteller var. Yukarıda, kayak merkezinde ise, zaten sayısız. Kent meydanında yan yana dizilmiş rengarenk müthiş evler fotoğraf çekmeniz için sizi bekler. Videoya da hayır demezler! Çekim yaparken mimari tanıdık gelecek! Bir yerlerden, acaba nerelerden? Romanya burası ama, bunlar farklı diyeceksiniz. Alman mimarisinin yansımaları burada. Peki neden? İşte cevabı; Transilvanya o yıllarda Macar
toprağı. Osmanlı’nın güçlü dönemleri. Korkuya kapılan kral; Osmanlı’ya karşı Alman şövalyelerinden yardım ister. ‘Teutonic knights’ adı verilmiş bunlara. Brasov’a gelip, koruma amaçlı buraya yerleşip, kenti de kuruyorlar. Fakat bu sav’ın aksini düşünenler de var. Tam bir görüş birliği yok. Eğer söylendiği gibi 13 Y.Y’a tarihleniyor ise; aksini düşünenler bence haklı. Zira yükselme dönemi tarihi malum; Osmanlı’da! Diğer yandan, 1200’lerde Saksonların (cermenler) yaşamına ilişkin izler var burada.
Alman’ların varlığı bugün burada çok az olsa da; 2. Dünya savaşına dek oldukça fazla bir nüfustan söz ediliyor. Bükreş’i işgal ederken; vatandaşları burada, Brasov’da. Savaş sonrası Romanya’da rejim komünizme dönünce, buradaki Alman’ların bir bölümü ana vatana gitmiş, bir bölümü de Sovyet’lere sürgün edilmiş. Mimarileri yaşıyor hala ama, az bir Alman nüfusu ile. Mesela bizi kenti gezdiren, orada tanıştığımız bir bayan, hem Alman hem Macar’dı. Tam bir melez.
Sovyet kontrolu rejimde, ‘Stalin’in kenti’ demişler buraya, adını yazmışlar dağlara; bugün yok tabi…
Çok mu tarih anlattık bilmem ama, ben bir kenti yazarken öncesine ayrı dikkat ediyorum, ve satırlara döküyorum ki, izleyenler bugünü değerlendirirken, geçmişi de bilerek incelesinler.
Romanya’da rejim değişikliğine yönelik Çavuşesku’ya ilk tepkilerin başladığı yer de burası; 1987 de. Halk, asker karşı karşıya gelmiş, ölümler yaralanmalar olmuş; sonrası malum.
Kentin şık meydanı Piata Sfatulvi’de, rengarenk evlerin yanısıra ‘Trampetçi kulesi’ ve ‘Yönetim binası ‘dikkat çeker. 15. Y.Y.’a da tarihlendiği söylenir. Neo barok, art nouveau stili birleşimi! Değişik zamanlarda onarım görmüş, kule ise; önemli olayları duyurmak, bilgi vermek için kullanılmış yıllarca; biraz gürültü ile!
Dip not, bu meydanda, ortaçağda cadı avı zamanı, birçok kadın yakılmış; bazıları günahsız.
Brasov ile özdeşleşen ‘Kara Kilise’ye gelir sıra. Meydanın
hemen arkasında tüm görkemiyle yüzyıllardır ayakta! Doğu Avrupa’da; gotik kilise sıralamasında ön sıralarda, büyüklükte.
Kilise, 1689’ da ki yangında ‘Habsburg’ların yaktığı da söylenir’ cephe renginin siyaha dönüşmesi ile, bu ismi almış. Aynı yerde 1240’larda, Moğol saldırıları ile yıkılan başka bir yapıdan sözedilir.
1383-85’de yapımına başlanan inşanın, 1480’lere kadar sürdüğü rivayet. 1420’lerden sonra, Türk akınlarının yapımı geciktirdiği belirtilmiş. Avrupa da, uzun yıllar süren inşalar gören ben, çok şaşırmadım! Teknoloji, imkanlar zaten malum.
Mekana ilişkin çarpıcı özelliklerde var. Çan’ı 6 ton, 4 bin borulu bir orga sahip gibi! Yaz aylarında çeşitli resitallere ev sahipliği yapan ‘Kara Kilise’ duvarlarında, 1989 Romanya devriminde sıkılan kurşun izleri görülebilir! Sıradışı; kabul edin… Bitmedi, içeride Türk halılarının olduğu biliniyor, adedi soru işareti? Bir sütun ile çatı arasına sıkışmış, düşmekte olan bir çocuğu betimleyen heykel ise, gizem dolu. Üç farklı öyküsü var, gidince bakın! Nedir bu çocuğun durumu?
Tatar ve Türk akınlarının izlenmesi için yapıldığı söylenen ‘beyaz’ ve ‘siyah’ kuleler ilgi çekebilir!1494 ve 1559’ tarihleniyorlar! Manzara için 200 civarı basamak çıkacaksınız, üstelik ahşap merdivende, hadi bakalım, değer ama.
Bunların dışında, çevrede 1200’lerin sonlarına tarihlenen, gotik barok karışımı St. Nicholas kilisesi, 4 binden fazla kitabın yer aldığı 16. Y.Y.’ a tarihlenen Okul Müzesi ve sanatsal arşivlerini gözler önüne seren MUREŞAN ailesine ait müze, ilginizi çekecektir. Yanısıra muhteşem parklar, ortaçağdan günümüze ulaşan ‘Katherina Kapısı’ veee; 17. Y.Y.’ a tarihlenen 80 m uzunluğunda, 1.20/ 30 genişliğinde Avrupa’nın en dar sokaklarından olan ‘Strada Sforii’ sizleri bekler. Merkezin biraz dışına doğru çıkıldıkça, sayısız silah, zırh, halı ve el aletlerinin sergilendiği ‘Pelesh Kalesi’ ve içinde tam donanımlı minyatür bir şehri barındıran 14. Y.Y. tarihli ‘Raşnov Kalesi’ni de listeye alın.
İlginç hikayelere devam. Su bulmaları karşılığında esaretlerine son verileceği söylenen iki Osmanlı askerinin, suyu bulmalarına karşın hala esareti sürmekte! Onlara ait olduğu sanılan kemikler görülebilir.
Şimdi asıl hikaye ama. Bran’a gidelim, kale de, şato da! 3. Vlad Tebeş; kısaca Vlad, Osmanlı’ya esir düşer, devşirilir ve Edirne’de eğitim görürken veliaht Fatih ile ( 2.Mehmet) dost olur. Zaman içinde Fatih tahta geçince de, dost kontenjanından Eflak beyliğin atanır. İlk zamanlar sorunsuz geçen ilişki, Vlad’ın zamanla şımarması, kendi halk ve Osmanlı askerine işkenceye varan tavrı (kazıklara geçirten) ile sekteye uğrar. Kazıklı Voyvoda’dır artık. Fatih üzerine yürür. Macar’a sığınır. Sonrasında bir grupla Eflak’a yürür ve sonu olur. Hepsi öldürülür, Vlad kazığa geçilir, ‘kelle’ İstanbul’a gelir. Hazin son ama olması gereken. Evet tüm bu izleri Bran kalesinde görmekteyiz. Vlad’ın burada kaldığı kanıtlı ama sürekli yaşadığı konusunda çelişkiler var. Bran; 1377 de inşa ediliyor. 1400 yılların ikinci yarısında Osmanlı’ya karşı kullanıyor. Brasov’a 30 km mesafede ve ulaşım sorunu yok; bence görülmeli. 1920’ lerden sonra, kraliçe Mary ve kral Ferdinand, burayı yeniden tasarlayıp zaman zaman kullanmışlar. komünist rejimin el koyduğu kale, rejim değişikliği ile kral ve kraliçenin varisi Domiminic Von Habsburg’a iade edilmiş.
Şık restlerde harika lezzetler sizi bekler Brasov’da. Soğuk kış günlerinde ve serin yazlarda tabi çorba çeşitleri ilaç gibi gelecek. Leziz ötesi. Köfte, dolma, her türlü et yemekleri, sıradışı şaraplara eşlik edecek. Ağustos, Eylül aylarında ‘gastronomi’ ‘peynir’ ve ‘et’ festivalleri var, herhalde kaçmaz! Ama merak etme, uymazsa zaman, kentin ana meydanı ve civarında her türlü yerel ürünü bulacaksın, ucuz hem de.
Schengen vizeniz olsun. Para birimi ley ama euro da geçer. Aman change işlemlerinde dikkat. Tatsız olaylar olabilir. Evet, Romanya’nın 7 büyük kentinden biri burası; Brasov. Gitmeyen hata eder.