Geçmişi çok zengin, ama bugün yok gibi!

ERYTHRAI

‘Ionya’nın en özel yerleşimlerinden biri!

Bu antik kentimize yaklaşık 20 yıl kadar önce gelmiştim. Tiyatro kesinlikle çok daha iyi durumdaydı. Dahası, o zamanlar buranın bir bekçisi vardı. Hüseyin! Fotoğraflarımız hala durur…

Kent girişi, acayip bir yerden verilmiş. Eskiden böyle değildi. Farklı bir giriş vardı!

‘Erythrai’deyiz… Özel bir yerleşim ama ne yazık ki ülkemizde çok rastlanan sonuç; kazı bilgisi ve kalıntılar neredeyse yok!

Bazı evlerin bahçesinde sütun parçaları görülüyor! Belki pek çok eser yok edilmiş, ya da kaçırılmış! Yazık, gerçekten çok yazık! Eğer hala toprak altında ise sorun yok; elbet bir gün çıkacaktır?

‘Erythrai’, ‘Ionya’nın özel yerleşimlerinden!

‘Karaburun’ yarımadasına yakın,  ‘İzmir’e yaklaşık 60 km. uzaklıkta!

Çok kötü bir patika yoldan girilen kentte asıl görülecekler, yükseltili bir coğrafyada kurulan üstlerde, tepelerde. Sağlam spor ayakkabılar ve iyi bir sopa desteği ile çıkılabilir. Bu tip dikine yukarı doğru uzanan antik kentlerde gözden kaçmaması gereken bir noktaya işaret edelim. Eğer sağlıklı bir ulaşım yolu yoksa; çıkmak kısmen kolaydır ama inmek çok başka zorluklar taşır!

‘İzmir’in güzel ilçesi ‘Çeşme’de, ona bağlı bir köy burası…‘Ildırı!’… Coğrafya yazın çok sıcak, hele yukarılara çıkıldıkça terler boşalacak?

Türk hakimiyeti sonrası özellikle 16. Y.Y. ‘dan sonra ‘İlderen’ ismi kullanılmış! Devamında da ‘Ildırı’ denmiş…

Tarihsel bölge politikasında son derece önemli olan bir kent; günümüzde ne yazık ki hazin durumda!

12 ‘Ion’ kentinden biri; ama dönemler içinde isimleri farklı! ‘Lytri’ denmiş?

Başka kaynaklarda başka isimler var; mesela ‘Erythre’… Ya da; ‘Rytrai…

‘Herakles’e adanmış ‘Herakleion’ kentin özeli…

Bu tanrıya adanmış heykel,  süslermiş sahip olduğu meydanı. Tabi ki günümüzde izleri yok. Ama hikayesi çok özel!

Bizlere yansıyan öykünün yazarı, ‘Pausanias’.

Hikaye şöyle gelişiyor!

 I.S. 2.Y.Y.’da ’Fenike’deki ‘Tyros’ kentinden bir sala yüklenmiş tanrıya adanan o meşhur heykel…

‘Sakız’ yani ‘Chios’ adası ile ‘Erythrai’ arasındaki ‘Mesate’ burnunda, salda halatlarından kopmuş, sonra da karaya vurmaya başlamış…

Her iki tarafta heykele sahip olmak için çaba harcamışlar! ‘Chios’lular ve ‘Erythrai’lılar…

İlk anlamda başarılı olamamış, her iki grup?

Kentli birinin fikri ile, yaşayan kadınların saçları ile oluşturulacak bir halatın, heykeli ‘Erythrai’ye getirilebileceği gündeme gelmiş?

Yerel kadınlar buna karşı çıkmış ve saçlarını kestirmemişler! Yaşayan ‘Trak’ kökenli kadınlar ise razı olup saçlarını kestirmişler!

Ve bu çaba ile ciddi bir halat oluşturulmuş?

O görkemli heykeli taşıyan sal, ‘Trak’lı kadınların saçlarından yapılan halatlar ile karaya çekilmiş…

Hikaye burada bitmiyor!

‘Herakles’ heykeli,  kentte en güzel yere yerleştiriliyor ve burası kutsal alan olarak ilan ediliyor!

Devamında da; ‘Erythrai’de bu kutsal alanı, sadece saçlarını feda eden kadınlar ziyaret edebiliyor!

Antik kent buluntuları günümüzde ‘İzmir Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor!

Kenti gezerken yanınıza bolca su alın, şapka ve güneş gözlüğü de gerekir! Ben şemsiye ile dolaşanları da gördüm!

Uzun bir uğraş sonucu en tepeye çıkılınca, ‘Ildırı koyu’nu genel plandan gören manzara çıldırtıcı! Kesin yaşayın!

‘Yunanca’da kırmızı anlamındaki ‘Erythos’dan kentin adının isimlendiği söylenir? Evet yerleşik toprak kızıl! Belki bundan?

Ancak bir başka varsayım var! ‘Erythro’… Bu kişi ‘Girit’li özel bir kahramanın oğlu; ‘Rhadaman’ın…

Coğrafya bambaşka ama bilinmez! Kent ismine atıf, bu gizli kahramanın oğluna yönleniyor? Bilgiler az ama? Acaba ‘Girit’li bu kahramanın oğlunun adı, neden bu kente verilmiş?

1300’lerin ortalarından sonra Türklerin hakimiyeti görülen ‘Erythrai’; öncesinde ‘Roma’ dönemi komutanlarının yağmalarına tanık olmuş… ‘Bizans’ döneminde ise, tamamen etkinliğini yitirmiş!

Dikine kayalık araziden koya bakan gözler, ilkin çok uzaklarda ‘Chios’ adasının siluetine tanıklık edecek! Uzun yassı bir adadır! Sonra onun önünde uçsuz bucaksız ‘Ege’nin ‘Türk’ suları görülecek. Buralarda da irili ufaklı 8-9 ada ya da adacık var! Gün batımında tepelerden bu manzara muhteşem!

O manzaradan aşağı doğru inmeye başlayalım!

Bu arada ‘Chios’a ‘Osmanlı’ döneminde ‘Sakız adası’ denmiş! ‘Sakız’ bu ada için gerçekten önemli ticari anlamda…

Ünlü coğrafyacı ‘Strabon’, ‘Erythrai’nin ‘Sibylla’ adı verilen kadın kâhinleriyle tanındığından bahsediyor. İlk ‘Sibylla’, ‘Büyük İskender’in çağında yaşamış ve ismi ‘Athenais’miş?

Aşağı doğru inip antik kentin kalıntılarına tanıklık edelim.

Efsane hoca ‘Ekrem Akurgal’ ilk kazı çalışmalarını başlatmış burada. Sonrasında da uzun yıllar sürmüş bu çaba! Yaklaşık 20 yıl…

‘Erythrai’nin I.O.3 bin’lere uzayan geçmişi; ‘sub geometrik’, ‘yoğun arkaik’, ‘ilkel’, ‘Helenistik’, ‘Roma’ ve sonrasına tarihlenir!

‘Milet’ ve ‘Samos’ ile beraber yürüdüğü yolda özellikle ‘Chios’ ile ticari bir rekabet gündemde!

2007 itibari ile ‘Ayşe Gül Akalın Orbay’ başkanlığında yapılan kazılar ve iyileştirme çabaları var! Ne  yazık ki yetersiz!

Antik kentin yapı temellerinde ilk yerleşimin, I.O.3 bin (Bakır Çağı) olma olasılığının yüksek olduğu yapılan kazılar sonrası belirlenmiş. Ayrıca imar faaliyetlerinin, I.O. 8. yüzyıl ile 4. yüzyıl arası dönemde olduğu tahmin ediliyor…

Ve mesela; Mısır ile özel bir ticaret bağlantısı var!

Burası ile ilişkili ‘Afrodit’ anıtı; özel…

Günümüzde, kaide yapısının pek azı ortada! O’da anlayana!

Hemen altında bir kilise kalıntısı var! Çok daha yeni tarihli olmasına rağmen o bile neredeyse yok hükmünde?

Ve tabi daha aşağılarda tiyatro… Salt ‘cavea’ merdivenleri ayakta! Onlar olmazsa zaten yukarılara çıkamazdık.

Antik kent ‘Erythrai’de, I.O.3. yüzyıl sonralarında yapıldığı tahmin edilen ‘Akropol’ün kuzey yamaçlarındaki antik tiyatro, toprak altından çıkarılmış.

‘Akropol’ün en tepesinde yapılan araştırmalarda da ‘Athena’ tapınağına ait kalıntılar bulunmuş. Ayrıca şehrin etrafının 5 km. uzunluğunda surla çevrili olduğu tespit edilmiş.

Kentin o basit girişinin hemen solunda da ‘Heroon’ yapısı var ki; oda yok gibi?

Temel anlamda ‘Erythrai’de görecekleriniz bu kadar. Çok yazık.

‘Büyük İskender’in ölümünden sonra ortaya çıkan kargaşalar sonucunda birçok kez el değiştirmiş; ‘Erythrai’.

‘Pergamon’ (Bergama) Krallığından sonra, I.O. 133’te ‘Roma İmparatorluğu’ içinde özgür bir kent statüsünü kazanmış?

Bu dönemde şarabı, keçileri, değirmen taşları ile gündemde…

‘Erythrai’; önceleri ‘Lidya’ egemenliği sonrası ‘Persler’in eline geçmiş. ‘Pers’ boyunduruğuna karşı diğer ‘İon’ kentleri gibi ayaklanmaya katılmış! ‘Attik Delos Deniz Birliği’nin üyesi!

Sonrasında, I.O.334’te ‘Büyük İskender’, buraya bağımsızlığını kazandırmış.

Büyük depremler yaşamış kent, yine de kısmen ayakta kalabilmeyi başarmış!

‘Erythrai’ ulaşımında bir sıkıntı olmaz. Araç ile gelenler antik kent girişinin hemen yanında yer alan lokantanın parkından yararlanabilir. Kenti toplam gezi süreniz bir saati aşmaz!

Sonra da, aracınızı bıraktığınız yerde;  enfes atıştırmalıklar ile içeceklerinizi alın!

Toplu taşıma ile gelenler biraz sıkıntı çekebilir?

‘İzmir’ ‘Çeşme’ hattından bir biçimde ‘Ildırı’ya gelinecek. Minibüs ile ulaşım köy merkezine dek! Sonrasında köyün üstlerine yayan gidilecek! Antik kent buluntuları ne kadar az olsa da bu çaba değecek!

Aslında bu tip yerlerin ziyareti anlamında, hep ilkbaharı ya da son baharı işaret ederiz!

Ancak ‘Erythrai’de sağlam bir yol çalışması olmadığından yağışlı mevsimde kaygan topraklarda bu yapılaşmayı görmek imkansız! Belki günün birinde?

Düşünsenize kente çıkarken hava son derece uygun dönüşte yağmur başlıyor ve her yer kaygan! Dönüşü düşünemiyor bile insan!

Pek çok antik kentimizde ortaya çıkan bir olgu; buluntuları az ama hikayeleri çok fazla! O zaman ziyaret etmeli?

Son nokta burası ile ilintili basılan sikkeler! Çok özeller;  her iki yüzünde farklı motifler ve bu motiflerde de ilginç kabartmalar var!

Tüm bu bilgiler ile ERYTHRAI’yi ziyaret edin!