‘Kızılbayır’ dağının etekleri… Milas-Bodrum Kara yolunun yanı başı. Milas’a mesafe, yaklaşık 12 km. Hiç kimse tahmin etmiyor, içerideki zenginliği! Anadolu’da, en iyi korunmuş Roma tapınaklarından biri, burada oysa! Dahası; ‘Geç Geometrik’ dönemden, ‘Bizans’ dönemine dek, kesintisiz bir yaşam var!
‘Euromos’…
İ.Ö. 6. ya da 5. Y.Y. kentin ilk kurulumuna ilişkin tahmini tarih! ‘Kyramos’ veya ‘Kyromos’. Buranın ilk adı olduğu düşünülüyor. Kimi uzmanlar, zaman içinde bu ismin de evrilerek, ‘Hyramos’ veya ‘Hyromos’a dönüştüğünü ve kentin bir süre de bu isim ile anıldığını belirtmişler!
Biz; ‘Euromos’ olarak tanıyoruz ama. Eski Yunanca da ‘güçlü’ anlamında! İlginçtir; döneminin ünlü filozofu, yazar ve doğa bilimci ‘Plinius’, buradan söz ederken, ‘Eurorome’ adını kullanmış, bazı kaynaklara göre! Tabi yaşadığı dönem, ‘Euromos’un kuruluşundan yüz yıllar sonra. Bu arada, ‘Plinius’ aynı ismi taşıyan yeğeni ile karıştırılır. O nedenle ‘Yaşlı’ ya da ‘Büyük’ ‘Plinius’ olarak bilinir!
Kentin kuruluşuna ilişkin olarak, İ.Ö. 8.Y.Y.’ı işaret edenlere de rastlanmış! Bilinen kurulumdan, yaklaşık 3 Y.Y. önce. Ancak net bir kanıt yok!
‘Euromos’ için ne yazık ki kazı çalışmalarının son derece sınırlı olması ve ele geçen kaynakların azlığı nedeniyle, çok kapsamlı bilgilere sahip değiliz.
Kentin, ‘Euromos’ olarak anılmasını, İ.Ö. 4.Y.Y.’a tarihlemişler. Bunu da, ’Karia’ bölgesinin ‘Pers’ Satrapı ‘Mousolos’un, bölgeyi ‘Helen’leştirme politikalarına bağlamışlar! Bölge zaten ‘Grek’ tesirinde o dönemlerde!
‘Iasos’ ile belli konularda anlaşmalar yapıp, kimi zaman ortak hareket ederken, diğer komşu ‘Herakleia’ ile çeşitli problemler yaşanmış. Hatta bu problemlerin, günün birinde ‘Herakleia’nın ‘Euromos’u talan etmesi ile sonuçlandığı bilgileri var!
Tanrı ‘Zeus’a adanan görkemli tapınak; ‘Euromos’un simgesi niteliğinde! İ.S. 2.Y.Y.’a tarihlenen yapı; İmparator ‘Hadrianus’ döneminde yapılmaya başlanmış.
Korint düzenli tapınağın sütunlarına ilişkin farklı bilgiler olsa da, 11 x 6 gibi. Yapının ölçülerinin, 14,40 x 26,80 metre olduğu bilgisi hakim. Sütunların büyük bölümü ayakta!
Tapınağın bir özelliği var! Yapımına katkı sağlayan kişilerin, sütun kabartmalarında isim isim belirtilmesi. Bunu iki şekilde açıklamak olası. İlki, yardım yapanlara bir jest. Diğeri ise yardım yapanların bunu istemeleri. Ne şekilde olursa olsun, rastlanan bir durum değil. Sütun kitabelerinden anlaşıldığına göre; sütunlardan beş tanesi; hekim ve devlet adamı olan ‘Melekrates’ ile kızı ya da kız kardeşi ‘Tryphania’nın maddi yardımları ile yapılmış! Kimi kaynaklarda isimler; ‘Menekrates’ ve ‘Tryphaena’ olarak geçmekte! Yedi tanesinde ise; devlet adamı ‘Quintus’ ismi görülmekte. ‘Quintos’ diyenler de var!
‘Euromos’, bir süredir Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi başkanlığında kazılıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı denetimindeki kazılar ile, kent tarihi yeniden şekillenecek!
Fazla büyük bir kent değil; ‘Euromos’. Şu an denizden kilometrelerce uzakta. Ama kent; ‘Attik-Delos’ Deniz Birliği üyesiymiş! Bu bölgede, tektonik hareketler ve iklimsel koşulların, yeryüzü şekillerini değiştirdiği sürekli konuşulur. Kim bilir belki ‘Euromos’da ilk kuruluşta denize daha yakın bir konumdaydı.
Tarihi kent, dönemler içinde farklı uygarlıkların egemenliğine girmiş. İ.Ö. 200’lerde Makedon İmparator ‘Büyük İskender’in istilası söz konusu. Kent için, ‘Mısır’ ve ‘Suriye’ Krallıklarının da egemenliklerinden söz edilmekte. Yıllar içinde yeniden ‘Makedon’ hakimiyetine giren ‘Euromos’, dönemin Kralı ‘5. Philippos’un adından dolayı bir süre; ‘Philippoi’ olarak da anılmış!
Tarihi kent, dönemler içinde farklı uygarlıkların egemenliğine girmiş. İ.Ö. 200’lerde Makedon İmparator ‘Büyük İskender’in istilası söz konusu. Kent için, ‘Mısır’ ve ‘Suriye’ Krallıklarının da egemenliklerinden söz edilmekte. Yıllar içinde yeniden ‘Makedon’ hakimiyetine giren ‘Euromos’, dönemin Kralı ‘5. Philippos’un adından dolayı bir süre; ‘Philippoi’ olarak da anılmış!
Tarih sahnesinde kimi zaman önemini kaybeden kent; Roma döneminde yeniden bağımsız olarak eski güçlü günlerine dönmüş!
‘Apameia’ anlaşması ile, diğer ‘Karia’ birliği şehirleriyle birlikte, ‘Rodos’ kontrolüne girmiş!
Tiyatro dışında, agora, stolar, surlar, mezarlar ve hamam kalıntıları görülebilir; ‘Euromos’da!
Günümüze pek azı ulaşan ‘Agora’nın kare planlı olduğu düşünülüyor. Ve bazı dükkanların önlerinde de, ‘Dor’ düzenli sütunların varlığı söz konusu! Elde edilen buluntularda, ‘Agora’nın Helenistik döneme ilişkin elemanlarının fazlalığı dikkat çekmiş. Ancak uzmanların görüşüne göre; ‘Roma’ ve ‘Geç Roma’ dönemine ilişkin buluntular da var!
‘Nekropol’de kısmen ayağa kaldırılan yerlerden; ‘Euromos’da! ‘Karia’ tipi mezarlar görülmekte ve bazı gömü çukurları mevcut! Zamanında güney ve kuzey olmak üzere iki ayrı ‘Nekropol’e sahipmiş kent.
Kazılarda, çiçek figürleri, hayvan ve at arabası figürleriyle ilgili kabartmalar ele geçirilmiş. Kim bilir, toprağın altından bulunmayı bekleyen daha neler var!
18.Y.Y.’dan itibaren, Avrupa’lı pek çok gezgin, arkeoloji meraklısı kişiler, ‘Karia’ bölgesini sık sık ziyaret etmişler. Kimileri, uzun sürelerde buralarda kalmış! Döneme ve eserler ilişkin, o zamanki teknikle pek çok bilgiye ulaşmışlar. Bunlardan bazılarını da, ülkelerine döndükten sonra belgeli hale getirmişler! Bu çaba elbette, bölgeyi tanımak adına yıllar sonra da araştırmacılara bir ufuk açmış!
1760’larda bölgeye gelen Richard Chandler’in de burayı ziyaret ettiği ve ‘Labranda’ zannettiği bilgisi var. Şüphesiz, ‘Labranda’da bölgenin önemli kentlerinden. ‘Chandler’, buluntuları yanlış değerlendirmiş olmalı. İngiliz arkeolog, uzunca bir süre Türkiye’de kalıp, İzmir’i de merkez olarak kullanarak pek çok antik kentimizi gezmiş. Buluntuların bir bölümünü de ülkesine götürdüğü söyleniyor! Ege’nin her iki yakasının tarihine de aşina bir isim. Kendi seyahatlerini anlatan iki ayrı kitabın da sahibi.
‘Euromos’un öne çıkan özelliklerinden birisi de, bastırdığı sikkeler.
Aslında bu çaba, ticari hayata katkılarının dışında, kentin ilgili coğrafyada tanınmasını sağlayan en büyük etkenlerden. Zira, İ.Ö. 2. Y.Y.’dan, İ.S. 2.Y.Y.’a dek sikke basan bir kent! Süre gerçekten uzun. Bunun dışında basılan sikkelerin üzerinde, Tanrı ’Zeus’ görseli var. Bu’da başka bir ayrım yaratmış, ‘Euromos’ için!
‘Euromos’un görkeminden uzak son zamanları ise, düşündürücü! ‘Bizans’ın egemenliği ile beraber, tamamen gözden düşen bir yer. Özellikle Hristiyanlığın izleri; burası gibi ‘Tapınak’ları ile ön plana çıkan kentlerin, hazin sonunu gündeme getirmiş!
Dönem içinde ‘Mylasa’ın bir piskoposluk haline geldiğini görüyoruz! ‘Euromos’ tarih sayfasında hem rakibi olan, hem de bir ara kanatlarının altına girdiği, birleştiği ‘Mylasa’ ile benzer bir birlikteliği daha yaşamış. ‘Mylasa’ Piskoposluğu’nun içinde varlığını sürdürmeye çalışmış; bir dönem!
Doç.Dr. Abuzer Kızıl başkanlığındaki son kazılarda, yirmi beş kadar akademisyen ve öğrenci çalışmalara katılıyor. Yirmi’ye yakın mezar ve iskelet parçaları gün yüzüne çıkarılmış. İskeletlerin üzerinde yapılan çalışmalarda, ‘Euromos’ halkının genelde son derece sağlıklı olduğu ve güçlü, kuvvetli bir anatomiye sahip oldukları belirlenmiş! Burada ilginç bir durum ile karşılaşmış; kazı ekibi! Bazı mezarlardan çıkan aletlerin, tıp gereci olabileceği düşünülüyor. Tabi araştırmalar sürüyor. Daha da düşündürücü bir buluntu ile karşılaşılmış kazılarda!
Çıkarılan bir erkek iskeletinin kafatasında, ameliyat izi olabileceği düşünülen görsellere rastlanmış. Ve bu erkek iskeletinin tahmini yaşı; 2.200 yıl öncesine gidiyor!
Tıp gereçleri ve ameliyat izi! Üstelik bunun bir beyin ameliyatı olabileceği düşünülüyor! O yıllarda, bu ameliyatı gerçekleştirebilecek hekimlerin var olduğuna da! Gerçekten inanılmaz! Araştırmalar sonuçlandığında nasıl bir olgu ile karşılaşacağımız merak konusu!
Şu anda bile tarih meraklılarının ziyaretine sahne olan ‘Euromos’, kim bilir, günün birinde belki dünyaca ünlü bir arkeoloji merkezi olabilir!
Kentin; UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine alınması için girişimlerde bulunulmuş!
Bir sihirli anıt! Ve O’nun kenti; ‘Euromos’… Belki başka sihirlerin de!
İz’ler bırakarak, yok olanlardan!