Dünyanın yedi harikasından birisi, Halikarnassos’da! Yani ‘Bodrum’. ‘Maussolos’un mezar anıtı! Yazık ki günümüze ulaşamamış; sadece yeri belli. O bile, ‘Bodrum’ bölgesi için önemli tabi. Döneminin bu muhteşem yapısı, nereden esinlenerek yapıldı acaba?
İnşa için esinlenilen yapının en azından bir bölümü ayakta; ‘Mausoleum’un izi bile yokken!
Dünyanın yedi harikasından biri olan ‘Mausoleum’, İ.Ö. 4.Y.Y.’a tarihli ‘Hekatomnos’ anıt mezarının bir kopyası sanki!
Ebatları dahi neredeyse aynı!
‘Örnek alınanın’ kısmen de olsa ayakta; yedi harikadan birinin sadece yerinin belli olması, son derece trajik!
E; o zaman insan düşünüyor, acaba ‘Hekatomnos’ anıt mezarı bitirilebilseydi, o da yedi harikadan biri mi olacaktı? Zor soru; belki de öncüsü olacaktı?
Anıt mezarın bugün ayakta olan bölümü ‘Milas Müzesi’ arazisinde!
Müze elbette çok değerli eserleri barındırıyor ama bu özelliği ile diğer müzelerden ayrılıyor. Tarihe damga vuracak kadar önem taşıyan, yedi harikadan birine örnek teşkil etmiş anıtmezarın içinde olduğu bir başka müze yok bu topraklarda; hatta dış dünyada da!
‘Karia’nın en önemli kentlerinden biri ve başkent ‘Mylasa’.
Bölge satrabı ‘Hekatomnos’un ölümü ile yerine geçen oğlu ‘Maussolos’ babasının anısına; dönemine göre farklı ebat ve özelliklerde bir anıtmezar yapılması kararını alır! Çalışmalar sürerken, ‘Maussolos’ başkenti ‘Halikarnassos’a taşımaya karar verir? Olası, başka sorunların da varlığı ile?
Sonuçta, ‘Hekatomnos’ anıt mezarı bitirilemez!
Yapıldığı kadarı ve günümüze ulaşan bölümleri ile ayakta olması bile çok özel!
‘Milas Müzesi’nin en önemli hazinesi…
Eşsiz kabartmaları ile ‘Hekatomnos’ lahdi, Klasik ve Helenistik dönemlere ilişkin bu topraklardaki tek örnek! Anıtmezarın çevresindeki kutsal alan, ‘Temenos’ duvarı, ‘Menandros’ onur sütunu ile taşıyıcı ve mezar odası son derece ilgi çekici ve kesinlikle görülmeye değer!
Anıt mezarın, 2012’de UNESCO Dünya Geçici Miras Listesine alındığını belirtelim.
Bu özellik, ‘Milas Müzesi’ne çok şey katmış!
1,5 dönümlük arazisi içindeki kapalı ve açık alanları ile Müze elbette çok başka zenginlikleri barındırıyor!
1987’de ilk kez ziyarete açılmış, 2007’de ise ciddi bir yenileme yapılmış.
Bölge, tarihsel olarak çok zengin! Çıkarılan eserlerin bir bölümünün sergilendiği yer!
Milas’ın üstlerinde, bir dağ silsilesinde yer alan ‘Labranda’, ‘Bafa’ gölünün hemen arkasındaki ‘Herakleia’, ilçe çıkışında fark edilen ‘Euromos’!
Yakındaki ‘Kıyıkışlacık’ köyünde yer alan ‘Iasos’ ve ‘Yatağan’a doğru giden yoldaki ‘Stratonikeia! İlçenin hemen üzerindeki ‘Beçin’…
Tüm bu oluşumlarda ele geçen buluntuların bazı özel parçaları ,‘Milas Müzesi’nde!
İ.Ö. 6. ve 5. bin’den, ‘Roma’ dönemine dek tarihsel süreçte elde edilen eserler var!
Peki; bunlar neler? Sütunlar, sütun başları, heykeller ve parçaları, lahitler, mezar stelleri, çeşitli kitabeler… Yaklaşık dört binden fazla buluntu sergileniyor!
‘Bozalan’, ‘Gemici’, ‘Kabuksuz’; temel desen isimleri!
Koyun yapağısından, kirmanlarla eğrilerek elde edilen yün ipler, sarı ‘menengeç’ yaprağı, kahverengi ceviz kabuğu, yeşil ‘hayıt’ ile renklendirilmiş! Santimetrekarede atılan 26 x 40 düğüm ile bir efsane!
Usta ellerde ilmek ilmek dokunmuş Milas halısı; yüzyıllarca!
Bu bölge, Türk halı sanatının en özel yerlerinden! Tarihi 16.Y.Y.’a dek uzanıyor. Yahudi tüccarların aracılığı ile yurtdışında kabul görmesi 1800’lerin sonu 1900’lerin başı!
Seccade boyutu ile başlayan, sonra farklı ebatlar ile devam eden imalat, zamanla önemli bir geçim kaynağı olmuş. Kışın erkekler zeytinde çalışırken, bayanlar hem onlara yardım etmiş, hem de evde halı, kilim dokumuş.
Milas Müzesi’nde tüm bu bilgileri alıyoruz. Eşsiz örnekleri de görme şansımız var beraberinde!
Alanın en sonunda eski bir Milas evindeki iki katta, yöreye ilişkin iplikten dokumaya, halıdan kilime bilgi sahibi olmak mümkün, üstelik etnografik canlandırmalar desteğinde!
Genel olarak cumbalı inşa edilir Milas evleri. İlçede ne yazık ki sınırlı sayıda görülür.
Oysa yirmi yıl öncesinde bu evler adeta canlı bir müzeydi. ‘Safranbolu’ evleri kadar iyiydi! Belki de daha da üstündü? Ne yazık ki zaman içinde pek çoğu yıkıldı. Bazıları kaderine terk edildi. Çok azı hasarlı olarak da olsa, ayakta! Küçük bir bölümü ise restore edildi ve yaşamına devam ediyor. Keşke hiç biri yok olmasaydı. Çünkü gerçekten birer efsaneydiler!
Milas Müzesi’nde, girişte hemen sağda ‘Eminağa Konağı’ sizi karşılayacak! İşte tüm bu anlattıklarımız orada var; yaşatılıyor.
Milas ve civarının geçmişteki günlük yaşam biçimine tanık oluyoruz. Üstelik gerçek bir konağın keyifli mimarisi ile. Canlandırmalar çok gerçekçi. Sedirler, ocaklar, kilimler ve perdelerle yansıyor tarihsel süreç.
Maltızlar yanıyor, bakır kaplarda yemekler pişiyor, küplerde zeytinyağları bekliyor, hamurlar açılıyor, dikişler dikiliyor, döşeklerdeki sohbetlere, kahveler eşlik ediyor. Kısaca eski Milas, burada yaşıyor!
Milas Müzesini anlatmaya devam edeceğiz ama…
Yerel giysiler, otantik eşyalar, son derece orjin parçalar pek çok kişinin bilmek ve görmek istediği. Ancak ne yazık ki kısaca anlatmaya çalıştığımız bu müzeyi bilenlerin sayısı son derece kısıtlı?
Yabancı ziyaretçi neredeyse yok!
Peki neden? Tanıtım eksikliği elbette. Bırakın Milas Müzesi’ndeki diğer zenginlikleri, sadece ‘Hekatomnos’ anıt mezarı bugün başka bir ülkede olsa, oraya turist akını olur!
Tarihi ve turistik yerlerimizde, özellikle müzelerimizde pek çok buluntu, eser sergileniyor ama kitle bunlardan haberdar edilemiyor?
Olağanüstü bir coğrafyada yaşıyoruz ve yer altında inanılmaz bir tarihe sahibiz! İnşallah pek çoğu zaman içinde gün yüzüne çıkacak? Ama çıkarılmış olanları bile kitlelerle buluşturamıyoruz! Çünkü anlatamıyoruz, gösteremiyoruz; kısaca tanıtamıyoruz!
Tüm bu bilgiler ışığında Milas Müzesi’ni gezin. Gördüyseniz bir kez daha gidin!