Kadıköy’ün yanı başı…

MODA

İstanbul’un en özellerinden…

Kimi kaynaklara göre I.O. 675’lerde ‘Karhadon’ veya  ‘Kalkedon’ olarak isimlenen bir yerleşim!

Olası; sonradan ‘Kalkedon’ ismi yerleşmiş? 

‘Kalkedon’ Kadıköy’dür! Ama biz ‘Moda’yı anlatacağız! Hemen yanı başı! Birlikte adlandırılmışlar ama?

İlk uygarlıklara ilişkin I.O. 1200’lere işaret edenler var burada; çok çarpıcı!

Kadıköy’de bu semt gerçekten özeldir! Farklı olduğu hissedilir! İlk kez ziyaret edenler bile bunu algılar!

‘Moda’da tarih vardır. İhtişamlı yapılar, hala az da olsa görülür… Yüzyıllar öncesinden!

Daha sonradan yapılan ama geçmişi hatırlatan, bugün eskimiş mimari bile özeldir!

Denize yakın parklar; suyu üstten gören mekanlar zaten çok farklıdır!

Ben üniversitede okurken, ‘Moda’ burnuna kahveye, özellikle çay içmeye gelen karşı kıyı dostlarımı biliyorum!

Kapalı; yağışlı havalarda, sonbahar ve kışta odun ateşi ile yanan sobanın etrafında keyiflerince çay içenler vardı!

Kışın hava erkenden karardığından, karşıdaki İstanbul’un az görünen ışıkları, bu ‘keyifçiler’e dost olurdu! Ve aslında İstanbul o zaman yaşanırdı! ‘Moda’ bu anlamda özeldir!

Sanat yönetmeni dostlarımız burada yerleşip atölyeler açtılar! Onların yaşamları da farklıydı gerçekten! Moda’da sadece ev olmaz, sanatla beraber mekanlar olur…

Pek çok özel sanatçımız, burada yerleşikti! Mesela ‘Lale Belkıs’! Şahane bir evi vardı!

Bir TRT dizisinde çalışırken yardımcı yönetmen olarak; günlerce o mekandaydım! 

Meşhur ‘Ateş böcekleri’nden Yalçın; ‘Lale’ hanımın eşidir! Işıklarda uyusun! O da yıllarını burada geçirdi!

Elim bir trafik kazasında yitirdiğimiz muhteşem sanatçı ‘Belkıs Dilligil’…

Ne hoş ki onunla da aynı seti paylaştım!

O ‘da ‘Moda’lıydı! Ve şu an adı; ‘Moda’da bir caddede yaşıyor!

Tabi ki  ‘İlhan Daner’… Büyük tiyatro ve sinema ustası!

Onunla da uzun bir dönem çalıştım. Ne güzel bir adamdı!

‘İlhan abi’de ‘Modalı’ydı!

‘Ayşegül Sarıca;’ dünyaca ünlü…

 ‘Edip Akbayram’ı nasıl anmadan geçeriz; ‘Moda’ ile ilgili!

Duayen sanatçı ‘Seden Kızıltunç’da buradadır! Daha pek çokları var!

Bölgedeki ilk uygarlık İ.Ö. 1200-539 yılları arasında, ‘Fenike’lilere ait!

Tarihsel bazda çok eski bir yerleşim…

19. Y.Y. sonlarında; Osmanlı’nın son dönemlerinde önemli bürokratlar, sanatçılar ve bilim insanları bir arada yaşamak üzere burayı seçmişler!

Aslında ‘Moda’, ‘Levanten’ler ile vardır! Burası farklı bir yerleşke! Ve bunu ilk fark edenler de yabancılar!

Semtin geçmişinde çok özel hikayeler var! Değineceğiz…

‘Moda’ deyince ‘Barış Manço’ olmaz mı? Olmazsa olmaz!

Yıllarca şarkıları ile, toplumsal hareketleri ve tabi de aslında özgün kişiliği ile bir unutulmaz sanatçı! O’da, ‘Moda’ ile özdeş! Işıklar üzerinde olsun!

Uzun yıllardır ailesi ile yaşadığı ev; bugün bir müze! Kesin görülmeli! Sanatçının yaşamının perde arkası, burada? Sayısız ödüllerin yanında, eski albümler, aksesuarlar ve özel giysilerde sergileniyor!

Bu özel mekanın hemen karşısında ise çok başka bir yer var! ‘All Saints’ Kilisesi…

Dıştan bakınca hayli küçük! Ama yapılanlar büyük! ‘Moda’ ziyaretçileri her zaman burayı göremeyebilirler! Fakat bir kiliseden çok öte burası!

Son dönemlerde bir konser mekanı halini aldı! Çok keyifli piyano resitalleri yapıldı! Devam edecek gibi! Bu kilise gerçekten küçüktür. Ama özellikleri büyüktür!

‘Ferit Tek’ sokağı, semtin özellerinden!

Moda’nın en özel noktasında yer alan iki katlı köşkü satın alan kişi; ‘Ferit Tek’!

‘Andreas Antipa’ bu mekanı ‘Ferit Tek’e satmış! 1.Dünya Savaşı sonrasında!

Bu keyifli yerleşke ayakta ve bulunduğu sokak, o zaman ki sahibinin adı ile anılıyor! 1900’lerin başlangıcına tarihli yapı, tüm görkemiyle bizlerle!

‘Moda’ deyince tarihi iskelesinden söz etmezsek olmaz! Günümüzde tüm ihtişamı ile hizmette!

Yıllarca atıl kaldıktan sonra, günümüzde o geçmiş günlerdeki görkemli haline kavuştu! Şahane gözüküyor! Bu iskele, Kadıköy’e inmeye gerek duyulmadan yıllarca ‘Moda’lıların karşıya, yani İstanbul’a geçmesini sağlayan tek yol’du! Nefis hikayelerin de yaşandığı yer!

Semt, Osmanlı’da çok özel…

Batılılaşma hareketlerinin başladığı yer!

‘Rum’ların, ‘Ermeni’lerin ve özellikle ‘Musevi’lerin ve tabi ‘Fransız Levantenlerin’ yaşadığı bir semt!  Günümüzde de kısmen de olsa bu çeşitlilik devam eder!

Çocuklarla ve torunlarla!  Ama asıl bugün bile yitirilmeyen gelenekleri ile!

Sayısız tiyatro burada var olmuş! Tabi ki Kadıköy ile özdeş!

Buralardan, Kadıköy’den ‘Tevfik Gelenbe’ler geçti, ‘Kenan Büke’ler, ‘Şemsi İnkaya’lar! ‘Tomris Özekit’ler de!

Çok özel sanatçılar bunlar; tiyatronun duayenleri…

Semtin belki de en özeli ‘Moda Deniz Klubüdür’?

Zira; ‘buraya yapılsın’ diyen ‘Ulu Önderimizdir’ Tam da oraya yapılmış!

İngiltere Prensi ‘Edward’, İran Şahı ‘Rıza Pehlevi’ ve Irak Kralı ‘Faysal’ın ağırlandığı; bir dönem ‘Nadir Nadi’den ‘Falih Rıfkı Atay’a, ‘Münir Nurettin Selçuk’dan ‘Nejat Eczacıbaşı’ ya kadar seçkin üyeleri olan ‘Moda Deniz Kulübü’; özeldir gerçekten!

‘Levanten’lerin, yabancıların burada çokça yerleşmesi ile ‘Moda’, modern dünyanın bir yansıması olmuş İstanbul’da!

Bunu; denizcilikte yatçılıkta görürüz! Mimaride ise fazlasıyla görürüz. Ama asıl nokta sosyal yaşam! Bin bir çeşit farklı insan, yüzyıllarca beraber yaşamış burada! Hala da devam ediyor!

Semtteki geleneksel bir lokantanın eski sahipleri Rumlar; bugün ise Türkler! Ama o mekanda hemen merdiven altında, hristiyanların kutsal su saydığı, küçük ikonolarla süslenen ve her hafta sonu mumlar yakılan ayazma; yüzyıllardır ziyaret edilir! Kimliklerden önce insanlık vardır! ‘Moda’; budur!

Günümüzde; bu kültürel birleşmenin en önemli noktalarına işte bu dokunur!

 

‘Moda’da geleneksel tramvay çalışıyor; yüz yılı çoktan devirmiş bir eczane hala hizmet veriyor!

Bir başka özel! Atlamadan; tramvay vatmanı bir bayan! İşte her daim olması bu,  gereken!

Kurulan Kalkedon şehri; ‘Kadıköy ve civarı diyelim’ ‘Fenike’lilerin (Kenaniler) Karadeniz kıyılarındaki şehirlere hareket etmeden önce, ihtiyaçlarını sağladıkları merkez olarak kullanılmış!

Bir başka görüşe göre; Ege kıyılarından gelen ‘Akha’ların bir kolu, iki ‘Fenike’ şehri olan ‘Karhadon’ ve ‘Kalkedon’ şehirlerini alarak; bugün ‘Bahariye’, ‘Mühürdar’ ve ‘Moda’ olarak bildiğimiz yerlere yerleşmiş?

Denize doğru uzanan lokantaların, yazları yüzme ve yat yarışları ile kıyıları dolduranların yaşam sürdüğü farklı bir semt…

Şimdi sırada çok özel bir hikaye ve bir mekan var!

‘Eglise De L’assomption’ Kilisesi…

Geniş bahçesi çok özeldir ama iç dekorasyon gerçekten inanılmazdır!

Mimarı İtalyan ‘Giovanni Batista Barberini’!

1862 yapımı kilise, bir Hristiyan tarikat kilisesi!

O dönemde ‘Moda’da yaşayan ünlü aile ‘Lorando’ların arazisi üzerine kurulmuş!

Dönem yasaları gereği, ‘Osmanlı’nın özel izni ile inşa edilmiş!

Kilisede var olan iki devasa çandan bir tanesi İtalya’dan ‘Udinese’den getirilmiş!

10 m. çaplı kubbe gerçekten farklı!

Kilisenin iç yapısı bugün dahi çok çarpıcı! Günümüze değin yapılan tüm yenileme çalışmaları inanılmaz! Yapıyı içeriden resimlerken, etkilenmemek imkansız!

Masmavi boyalı duvarlardaki ikonolar, görkemli avizeler ve elbette ki dinsel motifler; bir şaheser!

Bu kilise, belki de Anadolu yakasındaki diğer kiliselerden çok önde?

‘Moda’; sayısız yeme içme kültürüne hizmet eden çok sayıda mekan ile de öne çıkar! Burada sayısız mutfak geleneğinden pek çok seçeneklere şahit olabilirsiniz!  Ve lezzetler gerçekten özeldir… Geleneksel mutfağın yanı sıra füzyon mutfak severler de bu semtte aradıklarını bulacaklar, kesin! Semtin özellerinden biri de dondurma. Yazın tüketilir deriz ama burada bir marka; kışında satmayı başarmış gelenlere! Üstelik yıllardır!

Kısaca yeme içme konusunda bir sorun yaşanmaz ‘Moda’da!

Özellikle son yıllarda farklı markalar burayı seçmeye başladı! Rastlantı olamaz! Semtin yükselen şöhreti!

‘Moda’ her daim şöhretliydi elbette ama, son zamanlarda benzer daha kapalı, az göç alan ya da hiç almayan izole yerlere ciddi bir akım var!

‘Moda’da bu yaşanıyor! İstanbul’un hemen yanında, ama değil gibi! İşte bu semtin en özeli…