Sadece 1,98 km2! Vatikan’dan sonra, dünyanın en küçük ülkesi…
Fransa’da bağımsız bir şehir devleti. Monaco!
‘Michelin’ yıldızlı restler, ultra lüx oteller, dünyaca ünlü markaların mağazaları, sanat galerileri ve tabi kumarhaneler…
40 bine yaklaşan nüfus ile bu küçük ülke, her yıl 6 milyondan fazla turisti ağırlar!
Bu turistlerin, cüzdanları kalın, çek defterleri birden fazladır! Zaten başka türlü Monaco’ya gelinmez!
Gerçekten burada her şey pahalı… İhtişamın başkenti…
Antik çağlardan bu yana, doğal bir liman olan Monaco; yükseltili arazi yapısıyla, deniz seviyesinden yukarılara doğru, dik ve paralel yolların kesiştiği bir yerleşim.
Tarih sahnesinde, İ.Ö. 6. Y.Y.’da ‘Fenike’lilerin hakimiyetini görüyoruz.
İsmin; eski Yunanca’da ‘Bağımsız ev’ manasındaki ‘Monoikos’dan geldiği ve halkın yaşam biçimine yönelik kullanıldığı düşünülür!
Oysa günümüzde, dev apartmanlar ile tamamen tezat görünümde!
İ.Ö. 300’lere tarihli antik liman, bölgenin gelişiminde, yüz yıllar içinde son derece etkili. Bu durum günümüzde de aynen devam ediyor!
İ.Ö. 50’lerde ‘Sezar’ komutasındaki ‘Roma’ ordularının burada konakladığı bilgisi var. Dolayısı ile, ‘Roma’ döneminde yapılan seferler sırasında bir mola yeri burası.
Nitelikli kent kurulumunun, 1100’lerin sonu ile 1200’lerin başlarına dek devam eden bir süreçte olduğu düşünülüyor.
1200’lerin sonlarında ortaya çıkan ‘Grimaldi’ ailesinin buradaki hakimiyeti, ara ara sekteye uğrasa da, bugün bile sürmekte!
1100’lerde Ceneviz ‘Cenova’da yaşayan aile, politik olarak güçlü. Ne var ki zaman içinde Cenova’dan sürülmüşler! Sonrasında, o zamanlar ‘Napoli Krallığı’nın elinde olan Monaco’yu ele geçirip buraya yerleşmişler!
Akdeniz’in, ‘Alp’ler ile sarmalandığı çok özel bir coğrafya! Monaco’ya ülkemizden ulaşabilmek adına en önemli destinasyon; ‘Nice’! ‘Nice’ Havalimanından, Monaco’ya otobüs seferleri var.
Ama tren yolculuğunun keyfi bir başka! ‘Nice- Monaco’ demiryolundaki seyahatte, bambaşka keyifler vardır; eşsiz manzaralar şahittir; buna! Benden garanti!
İstanbul- Nice uçuşu ise, yaklaşık 3 saat!
Diğer yandan, Fransa’dan ‘Lyon’ ve ‘Paris’ üzerinden de ulaşılabilir; Monaco’ya!
Ülkenin nüfus yoğunluğu, doğal olarak Fransız’lardan oluşmakta. Gerçek Monaco’lular sadece yüzde 20 kadar!
E doğal olarak da yaygın dil Fransızca! O yaklaşık yüzde yirmilik yerel halkın bir bölümünün özellikle kendi aralarında konuştuğu yerel bir dil var. Biraz İtalyanca, az Fransızca! Ancak yeni nesil genel olarak bu dilden bi-haber! İngilizce ise zaten her yerde!
Ana nüfusun yaklaşık dörtte üçü ‘Monte Carlo’da yaşar. Monaco deyince zaten ilk akla gelen yerdir. Prenslikle yönetilen Monaco, 10 idari bölgeye ayrılmış, ancak dört tanesi ön plana çıkar. ‘Monte Carlo’da bunların başında gelir. ‘Fontvieille, ‘La Condamine’ ve ‘Monaco Ville’ olarak sıralanır diğerleri. ‘Monaco Ville’ ülkenin başkentidir.
Burası içinde Schengen gerekir. Bolca da Euro. Ülkede şüphesiz en büyük katma değer yaratan yer ‘Monte Carlo’. Tabi başında da Casinolar gelir. Bir James Bond filmine de set olmuş olan ‘Monte Carlo Casino’ içlerinde en ünlüsü!
Yerel halkın Casino’lara girmesi yasaktır!
19. Y.Y.’da alınan bir karar ile, Monaco’nun çok lüx bir yer olması planlanmış. Ve bunun için de, yurtdışından gelecek ziyaretçilere cazip bir plan tasarlanmış! Kısaca; burayı kumar merkezi yaparak parayı bulmak amaç! Başarılı da olmuşlar.
Rulet masalarında, pokerde ya da başka araçlarda kumar oynamak için ülkeye gelenlerin sayısı, turizm amaçlı gelenlerden çok daha fazla. Bu anlamda zenginlik de elbette had safhada!
Casino’lara öyle her isteyen giremez. Giyim kuşama, valeye teslim edilen araca bakılır! Cüzdan biçimi ve çek defteri ayrıca önem taşır!
Özellikle ‘Monte Carlo Casinosu’nun bulunduğu meydan başka bir dünyadır. Dünyanın en lüx araçları park edilmeyi bekler. İleri yaşlarda olup genç olduklarını zanneden afro saçlı kadınlar, korumalar eşliğinde araçlarından inip mekanlara seğirtirler! Fabrikatör ya da Ceo görünümlü erkekler de onları takip eder. Bu meydanı yaşamak lazım. Zaman varsa oturun izleyin.
‘Casino’nun hemen karşısı, ‘Hotel de Paris’. Ülkeye damga vurmuş tarihsel bir mekan. Aslında Monaco’da hayat, bu meydan ile özetlenebilir!
Burada sanattan da söz etmek lazım! ‘Monte Carlo Balesi’nin gösterileri hep çok konuşulur. Tıpkı ‘Flarmoni Orkestrası’ konserleri gibi.
Dünyanın sayılı müzik ve dans gruplarının izlerine, buralarda hep rastlarız.
1878’e tarihli ‘Charles Garnier’ imzalı ‘Monte Carlo Opera’ binası mutlak görülesi!
Merkeze yaklaşık 15 dakika mesafedeki ‘Eze köyü’de, gezi listenizde olmalı. Farklı mimarisi ile herkesi kendine çeker…
Dünyaca ünlü markaların mağazaları gezilecekse, ‘Avenue de Monte Carlo’ya bakılacak!
Tarihe bir ayrım daha yapalım. 1700’lerin sonlarından, 1800’lerin ilk başlarına dek bölgede Fransız egemenliği hakim. 1860’larda bağımsız ‘Monaco Prensliği’nin kuruluşu!
2. Dünya Savaşında, İtalyanlar’ın işgali ile sarsılan bölge, savaş sonrasında yine ünlü ‘Grimaldi’ ailesinin hükümranlığına girer. ‘3. Rainer’de, Prens olarak başa geçer. 2005’den itibaren de, 2. Albert baştadır!
Grimaldi’lerin konutu ‘Prenslik Sarayı’, Monaco’da en çok ziyaret edilen yerlerin başında geliyor.
Tabi tamamını görmek imkansız; güvenlik nedeniyle!
Merkezin yukarılarında, tüm coğrafyaya hakim konumdaki bir tepenin üstünde konumlanmış Saray ve civarında, her saat çok sayıda ziyaretçi görülür. Burada ara sokaklar çok şıktır! Küçük rest’ler, pub’lar, cafe’ler, daracık sokaklarda sıralanmışlar; inanılmaz keyifli. Hediyelik eşya sanat dükkanlar da zaman geçirmek de hoştur.
Buralar, merkezdeki yapılardan her anlamda çok farklı, daha geleneksel bir mimariye sahip ve daha içten! Zaman varsa, doyasıya yaşayın. Ve Monaco’ya tepeden bakın!
Prensin, ünlü araba koleksiyonu da, meşhur Sarayın yanında; görmek isteyenlere!
Ünlü Grimaldi’lerden ‘Francois Grimaldi’nin devasa heykeli, saray meydanında fotoğraflarınıza eşlik eder!
’Avenue Princesse Grace’… Tanıdık geldi değil mi?
Elbette, dillere destan aşk hikayesinin izleri. Ünlü Hollywood yıldızı ‘Grace Kelly’ ile ‘Prens Rainer’in yolları kesişir. Büyük aşk, evlenme ile noktalanır. ‘Grace’ prensestir artık. Bulvara ismi bu yüzden verilir, halk çok sever o’nu!
Mutlu birliktelikleri yıllarca sürer, evlatlar yetiştirip sonrasında vefat ederler.
‘Monaco Katedrali’nde yatıyorlar! Ziyaretçileri bugün bile çok fazla!
‘Monaco Katedrali’, ‘St. Nicholas’a adanmış. Mekan bu isimle de bilinir. Bunun dışında, beş adette Katolik kilisesi var kentte. Ünlü katedralin içinde, ayrıca Roma ve Bizans kalıntıları görülebilir! ‘Visitataion’; bu şapel de ilginç gelebilir sizlere…
Bu minik ülke, müzeleri ile de ilgi çeker. Elbette başta ‘Oşinografi Müzesi’. Okyanus bilimine meraklı herkes burayı sevecektir.
Yerel tarihe meraklı ziyaretçiler için ise adres; ‘Muse de Vieux’!
Bunun yanında ‘Ulusal Müze’ ve ‘Hediyelik Eşya Müzesi’de aklınızda olsun.
Diğer yandan, 1700’lere tarihlenen Açık Hava Tiyatrosu ile Japon geleneksel süsleme bahçeleri de görülecekler arasında!
Monaco’dan sevdiklerimize neler götürebiliriz. Zor soru, çünkü her şey pahalı. Ama her şey var, ne isterseniz. Yeter ki paraya kıyın. ‘La Condamine’ye bakın mesela, daha değerli alımlar için; ‘Pamellato’.
Monaco gerçekte küçük. En fazla iki günde her yer görülebilir. Merkezde tramvay, metro gibi ulaşım araçları yok. Ama kusursuz işleyen bir otobüs sistemi var. Zaten yürümeli burada. O nedenle de günübirlik gelinir, akşam da dönülür genelde!
Monaco, dünya spor tarihine damga vurmuş bir yer; Formula 1 ile. ‘Monaco Grand Prix’. Her yıl Mayıs ayında binlerce sporsever gelir salt bu organizasyon için ve milyon Eurolar harcanır!
Yine bahar aylarında ‘Printemps des Arts’ festivali yapılır. Kasımda da, ünlü ‘Caz festivali’. Yine yakın tarihlerde de, yiyecek tutkunları ‘Gastronomi Fuarı’na akın eder. E haklılar. En farklı lezzetler burada.
Binlerce şişe içki, bir yılda boşuna tüketilmiyor Monaco’da. Dünyaca ünlü lezzetlerin merkezidir burası. Fuar da bunu taçlandırmış!
Ben liman civarındaki şahane balık rest’lere bayılırım. Kot farkından, kimileri setler halindedir. Süper tatlar, eşsiz denize ve milyon dolarlık yatlara karşı test edilir ki; gerçekten özeldir!
Bir deniz ülkesi olan Monaco’da sonbaharda düzenlenen ‘Yatch Show’ da, dünyada ses getirir.
Gelelim gece hayatına. Yemek sonrası özellikle hafta sonları clublar dolar taşar, girmek zordur ama! İçerde ise cüzdanlar konuşur. Ama eğlencenin dibine vurulur!
Monaco’nun bir başka özelliği de, spa ve tabi güzellik salonları. Zamanınız varsa yine kalın fiyatları göz önüne alarak deneyin. Dünya sosyetesinin en önemli kişileri ile buralarda karşılaşabilirsiniz. Tabi ilginizi çekerse?
Turizm anlamında dünyadaki en özel limanlardan biri Monaco! Önemi yüzyıllardır sürer o nedenle. ‘Port Hercules’ ülke için büyük önem taşır. 160 bin m2 alana sahip Monaco Limanı, yaklaşık 1000 tekneyi barındırabilir. Ama sayısız tekne girer çıkar gün içinde marinaya! 1926 yılında yapımına başlanan ve her geçen gün artan yat trafiğine cevap verebilmek için sürekli düzenlemeler yapılan bir liman.
1995’de James Bond ‘Golden Eye’ filminin kimi sahneleri de burada çekilmiş.
Evet, 1800’lerin ortalarında, 25 km2 olan Prenslik günümüzde yaklaşık 2 km2! Ama anlatacak ne çok şeye sahip!
Bence ölmeden görülmesi gereken yerlerden; Monaco!