İstanbul boğazının belki de en güzide semti?

ORTAKÖY…

Dinler arası barışın, kardeşliğin, sevginin buluştuğu yer!

Burası da çok özel; tıpkı üç dinin yaşandığı diğer İstanbul semtleri gibi… Ortaköy…

Biz böyle biliyoruz ismini ama, ‘Arkheion’ tarih sahnesinde.

 

Eski bir balıkçı köyü burası… Bazı kaynaklarda da ‘Klidon’ olarak isimlenmiş!

Ne zenginlik…

Salt isme yönelik değil… İki kıtayı birleştiren ilk köprünün bir ayağı burada… ‘Boğaz Köprüsü’. Hemen altında eski ‘Yüzme İhtisas Klubü’ Buranın en yaşlı gençleri; ilkin Bebek’te ‘Mısır Konsolosluğu’ önünde deniz sezonunu açarlardı. Sonra da ‘Boğaz Köprüsü’nün ayağının altında sürerdi bu güzellik…

 
Camilerin en şahanesinden biri burada; Ortaköy Camii; semtin simgesidir. 19. Y.Y.’a tarihlenir ve ‘Abdülmecid’ döneminde semte damga vuran bir yapı olarak dikkat çeker!
Hamamlar, sinagog, kilise ne ararsan var. Dedik ya; üç dinin buluşma noktası.

Hikayeler çok burada; önce ‘Bruno Taut’ ile başlayalım.

Çok özel bir kişi… Alman asıllı bir Yahudi Mimardan söz ediyoruz. Nazi yönetimden kaçarak Japonya’ da üç yıl kadar mimarlık yapmış, sonrasında rotası Türkiye olmuş. Ülkemizde eğitmen olarak hizmet verip pek çok esere imza atmış. Anıtkabrin tamamlanıp ulu önder Atatürk’ün oraya nakli sırasındaki katafalk ‘Bruno Taut’ tarafından tasarlanmış.

Bir Türk aşığı olan ‘Taut’, Ortaköy sırtlarında muhteşem boğaz manzarası ile bütünleşik bir konut yapımına girişmiş! Bir süre kaldığı Japonya’daki mimariden etkilenerek inşayı bitirmiş ama ne yazık ki çok yaşayamamış burada! Japon gelenekselinden yarattığı eser, hala Boğaz Köprüsünden Anadolu’dan Avrupa’ya geçerken bitime yakın sağ tarafta görülür!

Çok önceleri, 14.Y.Y’ tarihli ‘Etz Ahayim’ sinagogu var burada! ‘Hayat Ağacı’da denir acaba kimlerin eseri? Sinagog hala işlevsel ve Ortaköy’ün simgelerinden!

 

Bir başka hikaye daha Ortaköy’den. Malum biraz ileride ‘Portakal Yokuşu’nu bilmeyen yoktur. Aslında biraz Arnavutköy’e doğrudur. Hemen üzerinde de Etiler semti vardır. Ünlülerin yaşam yeri…

2. Abdülhamit’in Maliye Nazırı ‘Mikael Portugal’ın konağı bu yokuşun üzerinde! Yokuşun ismi bu nedenle Portakal… Dil sürçmesi diyelim.

‘Ayios Fokas’ Rum Ortodoks Kilisesi 1856’ya tarihli; o’da özeldir burada…

İstanbul’da, Beşiktaş’a bağlı çok farklı bir semt; Ortaköy…

Özellikle son dönemlerde şahane lezzetleri ile öne çıkan lokantaları, farklı içki seçenekleri sunan pub ve barları, müziğin bin bir çeşidi ile gece klupleri ile ününe ün katıyor.

Ortaköy’e karadan gelmek sorunlu, trafik fena dahası araç bırakmak için otoparklar yetersiz. Bence buraya toplu taşıma ile gelinmeli ve yayan gezilmeli…

Semt eskiden çok daha özel mutfaklara sahip lokantaların bulunduğu bir yerdi. Halada özel mutfakları  bulabileceğiniz mekanlar var. Ama Araplara yönelik mekanlardan uzak durun çünkü onlar semtin karakteristiğini yansıtmıyor.

Ortaköy; Ermeni’nin, Rum’un, Yahudi’nin, Türk’ün semtiydi… Bir arada yaşandı yıllarca!

1839’a tarihli ‘Surp Krikor Luseroviç’ Ermeni Katolik kilisesi, Ortaköy’de kimi azınlıkları toplarmış buraya; kardeşçe…

Ortaköy’de geçmişte birden fazla manastırın olduğu söylenir! En önemli manastır ise ‘Arsabero’ olarak tanımlanır… Hatta bu ismin bir süre semt adı olduğuna da işaret edilir…

Tabi gayri müslimler çok azaldı. Vefat edenler ve başka ülkelere gidenler bu karakteristiği bozdu…  Evliya Çelebi anılarında 17.Y.Y.’a ilişkin bu tebanın semtte hakim olduğunu yazıyor. Ve bir başka zenginlik, semtin ilk meyhaneleri de bu dönemde oluşuyor…

Hafta sonlarını asla tercih etmeyin mümkünse hafta içi ve mesai saatleri dışı gidin… Denizden ulaşım söz konusu ve çok değerli…

Dahası hem yerel yönetim gemileri ile özel teknelerin servisleri var! Ve buradan boğazlar seyrine de çıkılabilir… Ortaköy Camisi dibinde çok özel bir iskele var…  Artı gece eğlenceleri için de tekneler kimi zaman seyirde olabiliyor!

Ne yazık ki son dönemlerde Arap turistlerin yoğun ilgisi var. Esnaf belki memnun ama görünüm rezalet!

Oysa geçmişte Ortaköy hem yerel de farklı kültürlerin, hem de değişik ülkelerden gelen turistlerin uğrak yeriydi. İnşallah o günlere döner!

Ara sokaklarda şahane hediyelikler bulabilirsiniz, sevdiklerimize ve kendinize.

Semtin pazarında eski kitaptan el işi takılara, çantalara, şapkalara ve sair pek çok hediyeliğe ulaşmak mümkün! 

Ya şapka deyince ‘Bay Şapka’da burada çok zaman geçirirdi!

Işıklarda uyusunlar ‘Hınçal Uluç’ ile beraber! ‘Ertekin’…

Sonraları Kadıköy’e Kalamış Marina’ya demir attı oradan da yürüdü sonsuzluğa! ‘Ertekin’ çok şey kattın buralara, ışıklar üzerinde olsun…

Ortaköy’de Türklerin ilk izlerine ‘Kanuni’ döneminde rastlıyoruz. ‘3. Ahmet’ döneminde baş defterdar ‘İbrahim Paşa’ bir yalı yaptırmış burada. Bundan dolayı bir süre ‘Defterdar Burnu’ olarak da isimlenmiş!

Aynı Paşa’nın bir de çeşmesi varmış burada!

Sonrasında da Osmanlı izleri devam eder…

En özeli belki de ‘Esma Sultan Yalısı’. Günümüzde turistik amaçlı kullanılır. ‘Sultan Abdülaziz’in kızı ‘Esma’ ile ‘Çerkez Mehmet Paşa’ birlikteliğinin düğün hediyesi bu! Neo klasik tarzda yapılmış, ünlü mimar ‘Sarkis Balyan’ın eseri.

Şimdi bir başka hikaye de sıra! Darbe ile tahttan indirilen ‘Abdülaziz’in bileklerinin kesilmiş olarak bulunması; Ortaköy’de Feriye’de!

Feriye nedir?

1850’lerde kullanılan ‘Çırağan Sarayı’; sonrasında 1870’lerde kullanılan ‘Dolmabahçe’ yetmeyince; ‘Yıldız Sarayı’da kafi gelmeyince Osmanlı’ya; sahil boyunca Ortaköy’e doğru ek binalar inşa ediliyor. Bunlara da ‘Feriye Sarayları’ deniyor. Bu arada ‘Çırağan Sarayı’nın bir köprü ile ‘Yıldız Sarayı’na bağlantısı söz konusu!

‘Feriye’ ikincil anlamında, sonradan eklenen gibi bir anlam taşıyor! Ve Ortaköy semti için bugün bile bu isim önem taşıyor. Tüm bu oluşum; ‘Çırağan Oteli’, ‘Kabataş Lisesi’, ‘Galatasaray Üniversitesi’ ve devamının bulunduğu alan…

Evet Ortaköy deyince çokça tarih yazıyoruz semtin geleneğinden dolayı ama son dönemlerde eğlence dünyası burası… Belki de tarih ile beraber anılır oldu.

Muhteşem boğaz görüntüsü pek çok mekanın açılmasında sebeptir bence! Tekne sahipleri de buralarda demir attılar ve liman çok özel hale geldi! Tabi ki hemen ileride o meşhur Galatasaray adasını da es geçmeyelim. Sonrasında problemler yaşandı ama, bir nefes noktasıdır!

Yaşamın ilerlemesi ile beraber, denizden ve karadan, semtin tarihi ve coğrafyasından etkilenen İstanbul’lular semte akın etti… Ve özel mekanların sayılarının artması ile Ortaköy, bilinenden çok öte neredeyse bir İstanbul markası; hatta bir dünya markası olma yolunda ilerledi…

Ortaköy gerçekten keyifli bir konumda, özellikleri ile bir İstanbul özeti… Ama şu anda ne yazık ki eskisi  gibi değil! Hızlıca bu güzel semtin yeniden varoluşunu  görmek arzusundayız!