Şövalyeler’in adası…

RODOS

Tarihi zaten özel; ama coğrafya çok farklı!

‘Rodos şövalyeleri’…Tarihte çok önemli…

Başka açıdan; ‘Malta şövalyeleri’ gibi? Yine bir ada ve şövalyeler…

Bu konu ile ilgili ‘Haçlı’ saldırılarına geçersek hiç çıkamayız! Sayısız hikaye var çünkü…

Ben ‘Rodos’u anlatmaya başlayayım!

‘Yunanistan’da en büyük adalar sıralamasında ilk üçte; ama hikayeleri ile belki de ilk sırada? Şövalyeler de arkadan gelsin!

Adanın en özeli, elbette ‘Rodos Heykeli’.

Buradan başlayalım. Dünyanın yedi harikasından biri olan heykel, ‘Rodos’ ana limanının iki tarafındaki açıklıkta yer alırmış. Bu, ‘Yunan Güneş Tanrısı’ ‘Helios’un tasviri!

I.O.2800’lere tarihli. ‘Rodos’ limanının girişinde, bir bacağı sancakta bir bacağı iskelede olan devasa boyutta bir tanrı heykeli! Bunu, limana giren kaptanlar anlar!

Limana giren tekneler bu iki bacağın arasından geçermiş! Günümüzde elbette yok. Bazı kaide parçaları gözlemlenebilir! Yerlerinde ise iki ayrı geyik motifi var; isimleri ‘Elefos’ ve ‘Elefina’…Tam 33 metre yükseltideki bu eserin mimarı ‘Lindos’lu Haris’…

Şimdi ‘Lindos’ deyince; biraz tarihe, biraz coğrafyaya merhaba… ‘Rodos’un en güzel limanıdır dersem şaşırmayın! En güzel plajlar da buralarda!

‘Lindos’, ‘Rodos’ için büyük önem taşır.

Tepelerden yukarılara çıkanlar, antik coğrafyanın esintilerini görürler… Mesela akropol… Zaten alt seviyeden de tarihsel surlar görülür. Antik oluşumun ilk izleri burada!

Dünyaca ünlü bir yerleşim, tarih sahnesinde!

Türk yatçılar da adaya geldiklerinde ilkin ‘Lindos’ta demir atarlar!

Ada merkezine karadan yaklaşık 50 km. civarında.

Tepelerde, ‘Helenistik’ döneme tarihli, 20 sütunlu stoa; özel mesela!

‘Athena’ya adanmış tapınak ile pek çok ‘Yunan’ adasında karşımıza çıkan antik mezar buluntuları da ziyaret edilebilir.

Bu isimlere çokça rastlanır; ‘Panayia’, ‘Agios Georgios’… ‘Aziz’lerin adını taşıyan kiliseler… Burada da mevcut!

Civarda konaklayanlar, hediyelik eşya satanlara doyacak! Limana inerken, sağlı sollu pek çok desk sizi bekler! Oto ile inmek sıkıntılı, burada yürünecek!

‘Faliraki’ ada merkezine yaklaşık 15 km. mesafede bir yer; şahane plajlar var! Burada gece eğlenceleri de bir numara! Yakındaki ‘Kathara’da bir alternatif olabilir!

Tatilciler için muhteşemdir; ama kimileri için ‘Tsambika’ çok daha farklı!

‘Elli beach’ için adanın özeli denir? Su çok temiz ama taşlık! ‘Chalki beach’ diyenler de var! Seçim sizin!

‘O çok daha özel’ diyenler var; neden acaba?

Öncelikle karadan ada merkezine yakın, 25. km. Ama asıl 1 km. kadar uzunlukta kumsala sahip… Bitmedi…

‘Tsambika’da çok başka bir manastır var; zaten ziyaret edilecek?

Ve buradan görülen ada manzarası muhteşem! ‘Panagria Tsambika’… 300 basamakla çıkılan bir manastır!

Bu ada, ‘Rodos’ şövalyelerinin mirası tabi ama, öncesinde ‘Roma’ var, ‘Bizans’ var…

Adaya tekne ile gelindiğinde ana limana; çepeçevre sur duvarları sizi karşılar. Kent bu duvarların arkasında gizlenmiştir! Ama ne gizem… Ortaçağa tarihli bu kalede, altı ayrı kapı ile girilirmiş adaya!

Bu duvarların arkasında, ‘Osmanlı’ dönemi camileri de vardır; ilk şövalyelerin ibadet ettiği kilise de!

O zaman ‘Hipokrat Meydanı’ diyelim…

İlginç bir meydan! Tarihin dışında lezzetler de var burada!

Nefis yemekler yenir, kısa bira molaları verilir, şahane hediyelikler alınır!

Bitmedi… Bu meydan 1500’lere tarihli ‘Şövalyeler Mahkemesi’nin de bulunduğu yer!

Dahası da var!

Meydanda bu anıtsal merkezleri gören merdivenlere çıktığınızda, alanın silueti karşınızda! Foto meraklıları zaten bilir burayı!

Daha yeni tarih için, ‘Evsereon Martyion’ meydanını gündeme getirelim! Zaten dip dibe gibi, hepsi merkezde! 2. Dünya Savaşında ölenler için bir anıt var burada!

Adanın ‘Arkeoloji Müzesi’de görülmeli bu arada; çok özel eserler var!

1400’lerin ortalarında inşa başlangıcı; bu binaya farklı bir değer katıyor! Bir asrı deviren süreç ile, bina ve müze görülesi!

‘Church of the Virgin of the Brurgh’!

 İlk ziyaret kesinlikle buraya! ‘Rodos’ şövalyelerinin kullandığı kiliseden kalanlar!

Şu an bile etkileyici.

Denizden yukarı çıkan birkaç farklı sokak takip edilerek ‘Şövalyeler Caddesi’ ile beraber Ortaçağ Avrupası’na damga vuran, ‘Bizans’ dönemine tarihlenen ‘Büyük Üstatlar Sarayı’ gezilebilir! Bir müze algısında düşünmeli! Döneme damga vuran savaş kostümleri, kimi mobilyalar, bazı heykeller görülebilir!

Tamda buralarda; ‘Sokrates Caddesi’ne bir vurgu yapmalı! Adanın en özel caddesi!

Tarihi saat kulesinin bulunduğu yer! ‘Süleymaniye Camisi’, ile ‘Hafız Ahmet Paşa Kütüphanesi’ne doğru… 

Adanın meşhur saat kulesi, 1850’lerin ortalarında, ‘Sultan Abdülmecit’ döneminde ‘Tophane Müşiri Ahmet Fethi Paşa’ tarafından yaptırılmış!

Ülkemizden ulaşım bu adaya, ‘Fethiye’ ve ‘Marmaris’ üzerinden…

Havayolu için ‘Yunan’ anakarası gündemde olabilir. Ancak pahalı!

‘Diagoras Havalimanı’; ‘Rodos’ havayolu ulaşımı için tek seçenek!

Adaya günü birlik gidip dönülebilir, ülkemizden! Ancak ilk kez seyahat edecekler için burası bir günde asla keşfedilemez!

‘Schengen’ vizeniz olmalı, sorun yaşamayın! Ve, Euro taşıyın!

Meşhur on iki adadan biri olan ‘Rodos’, yaz mevsiminde çok yoğun ve tabi ısı da oldukça yüksek!

Bu ısıda gezmek gerçekten zor! O nedenle sonbahar, hatta kış tavsiye edilebilir?  

‘Rodos’u keşfetmek için en az bir hafta gerek! Hatta bu süre uzayabilir; detaylarla…

‘Antony Quinn’, bir film çekerken bu adada, taparcasına seviyor burayı!

Filmin özel sahnelerinin çekildiği bir koy var! Kent merkezine yaklaşık 15 km. civarında! Bu koy O’na hediye edilmiş, ve günümüzde koy, usta aktörün adı ile anılıyor!

‘Rodos’ gezginleri ‘Kelebekler Vadisi’ni atlamamalı!

2,5 dönüme yakın bu arazi yapısında, doğal güzelliklerin yanında ‘Kleopatra Manastırı’da var! Merkeze yaklaşık 30 km. mesafedeki vadi, bir doğal alan koruma alanı! İlkbahar ve sonbaharda çeşitli türden kelebekler bu vadiye üremek üzere gelirler ve sonra yok olurlar! Zaten ömürleri ne ki?

Manastır deyince geçilmez… ‘St. John’, pek çok yerde karşımıza çıkan bir aziz! Burada da var! ‘Flerimos’ tepesinde… Manastır görülmeye değer!

‘Rodos’… İlk uygarlığın; I.O. 10 Y.Y.’da ‘Dor’ lar tarafından kurulduğu söylenir!

Tarihten devam ederken; adanın merkez akropolünün yaklaşık 3 km. uzaklıkta olduğuna işaret edelim. Diğer yandan; iskeleden kalkan şehir turu otobüsleri ile yapacağınız kısa ada turunda yakından göreceğiniz ‘Apollon’a adanan tapınak kalıntısı ile bir ‘station’ yapılaşması olduğu var sayılan antik buluntulara tanıklık etmek mümkün. Ancak ne yazık ki, kalıntılar yok denecek kadar az!

‘Rodos’, UNESCO Dünya Mirası Listesinde…
‘St. Jean’ şövalyelerinin adası olarak bilinse de; tarihteki önemi çok daha eski yüzyıllara gidiyor!

‘Caciki’, ‘yoğutlu yaprak sarma’, ‘mücver’, ‘kabak kızartma’ ve daha niceleri…

Burası da bambaşka lezzetlerin mekanı! Pek çok adada olduğu gibi! ‘Yunan’da tatsız bir yemek ile karşılaşmak neredeyse imkansızdır! Hepsi leziz! Elbette deniz ürünleri çok farklı ve kaliteli…

‘Agios Pavlos’ limanında bunlardan bazıları denenebilir? ‘Lindos’ civarı…

‘Rodos’ta şahane denizler var elbette ama; ılıca suları da şifa dağıtır! Adada en temel yer bu anlamda ‘Kallithea’… Plajı zaten ünlü ama ama termal suları daha da ünlü!

Bu merkez, antik çağlardan bu yana şifalı suları ile bir tedavi merkezi niteliğinde. Şeker hastalığı ile, bronşial rahatsızlıklar ve bazı deri rahatsızlıklarında tedavinin odağı!

Şimdi bir başka vurgu! ‘Rodini’…

‘Roma’ dönemine tarihlenen, dünyada ki eski doğal park! ‘Rodos’ merkeze yaklaşık 3 km. mesafede yer alan yapı; su kemerleri ile ve yemyeşil bir doğanın ortasında olması nedeniyle yüzyıllardır ada için çok özel!

Son olarak bir şelale ilginizi çeker mi bilemem ama kısaca söz edeyim. ‘Seven Springs’… Ulaşmak biraz sıkıntılı! Belki çok zamanı olanlara?

‘Rodos’ gerçekten özel,  zaman ayırıp ziyaret edilmesi gereken ‘Yunan’ adalarından!