Burası,’ Verona’lı zengin ailelerin tatil yaptığı yer; İ.Ö. 1. Y.Y.’dan beri!
‘Lombardiya’ bölgesi ‘Breschia’ kentinin bir kasabası, ‘Sirmione’! Ama ne kasaba?
Muhteşem ‘Garda’ gölü ile bütünleşen bu yerleşim, Verona’nın 40 km. kadar batısında!
4 km. uzunluğu ile Garda gölünün güneyini ikiye bölen bir yarımada niteliğindeki kara oluşumu, bu sihirli yeri de kapsar.
Gölde çalışan feribot sistemi ile başka sihirleri de görmek mümkün! Garda ve çevresi gerçekten muhteşem sıfatını taşır!
Sirmione’ye ilişkin ilk izlerin İ.Ö. 6. veya 5. Y.Y’a tarihlendiği bilgisi var!
Roma İmparatorluğu döneminde şairlerin, yazar ve ressamların buradaki coğrafi koşullardan ve yaşam stilinden etkilenerek imza attıkları eserlerde yerleşimden övgü ile söz etmeleri, Sirmione’yi taçlandırmış!
‘Gaius Valerius Catullas’ özel bir örnek bu anlamda. İ.Ö. 84 ile İ.Ö. 54. yıllarında yaşayan ozan, döneminin önemli sanatçılarından. Sirmione’de heykeli de bulunan ‘Catullas’, bu yerleşime aşık olmuş ve çok söz etmiş eserlerinde. Bu da, o dönemlerde yörenin tanınmasına çok önemli katkılar sağlamış!
Sirmione’ye araba ile gelmek pek akıllıca değil. Ciddi bir otopark sorunu var. Otobüs bir seçenek, ya da aktarmalı olarak tren ile ulaşım mümkün. Verona zaten çok yakın. Milano ve Venedik’ten de gelinebilir buraya…
Her üçü de merkez olduğundan, araç kiralama kolaylığı önemli. Ama park sorunu unutulmamalı! Toplu taşıma, aslında en akıllıca olanı.
Ülkemizden gidecek ziyaretçiler için de, her üç yerleşime de direkt uçuşlar var. Bu arada Verona çok özel bir kenttir. Oraya uçup kentte kalıp boş bir zaman diliminde, ‘mümkünse geceleyerek’ Sirmione ziyaret edilebilir.
Yerleşim oldukça küçük olduğundan genelde rehberler burayı günü birlik turlarına dahil ederler! Yarım gün hatta birkaç saat ayrılır buraya ama; yanlıştır! Sirmione, yarım günde bitmez!
‘Castello Scaligero’… Sirmione’yi turizm dünyasına tanıtan bu kaledir. Ve kaleyi bile gezmek, fotoğraflamak yarım günden fazla sürebilir!
Yapımı, çok uzun yıllar almış kalenin. 1270’lerde başlayan inşa süreci, yüz yıla yakın sürmüş. 1300’lerin ortalarında bitirilmiş. Verona lordu ‘Mastino I della Scala’ dönemi.
Verona ve Venedik civarında, o dönemde ciddi bir alanı idare eden ailenin yöneticisi!
Dönemler içinde, aile fertlerinden gelen destekler ile tamamlanan kale; adını da ‘della Scala’ ailesinden almakta.
Doğal bir hendeğin çevrelediği kaleye, iki köprülü bir kapıdan girilebilir ki; bu tamamen güvenlik amaçlıdır.
‘Scaligero’ kalesi, günümüzde ortaçağ mimarisini bize pek çok özelliği ile yaşatır.
146 basamakla çıkılan yaklaşık 40 metrelik kulesinden eşsiz bir Garda gölü manzarasını yaşamak için, bu kale ziyaret edilmeli. Sadece bu mu? Elbette değil! İki ayrı kulenin daha varlığı yapıyı farklılaştırıyor. Ve tabi zindanı!
Çok başka özellikleri de var! Ziyaretçiler, kale girişinde ailenin arması ile karşı karşıya kalacaklar!
‘San Marco’ için betimlenen aslan heykeli ve yine Venedik hakimiyetini gözler önüne seren bir başka simge de, ‘Scaligero’ kalesinin günümüzdeki önemini ortaya koyar nitelikte.
15 farklı balığın yaşadığı ‘Garda’ ve çevresindeki mutfak kültürü, tabi ki su ürünlerine yönelik. Ancak burası İtalya, pizza ve makarnadan asla vazgeçilmez. Yanı sıra enfes salatalar tadabilirsiniz Sirmione’de! Şefler, o anlamda da çok usta!
Dondurma da farklı burada! Değişik meyvelerden üretilenler, yıllardır yerleşimin özeli!
Sirmione’de tatlara girince; çıkmak çok zorlaşır. Meraklısı için yerel biraları önerelim mesela. Evet İtalya anavatanı değildir ama; deneyin derim. Ve; şaraplar…
İtalya, bir şarap devidir üretimde de, çeşitte de. Sirmione’de yerel şaraplara bakın. Yerleşimin civarı hatta tüm bölge şarap tarihine geçer; sayısız lezzette üretilir.
Orta ve kuzey İtalya şarapları biraz daha farklıdır; klasik ülke şaraplarından… Bilenler bilir!
Ayrıca burası tabi ki de bir zeytinyağı cenneti.
Farklı dizem asitlerde farklı akışkanlıkta ve tabi farklı aromalarda zeytinyağları tadılabilir. Ama her şeyden önemlisi, tüm bu anlattıklarımız ülkeye dönüşte bir anı ve sevdiklerimize ya da değer verdiklerimize birer armağan olarak da düşünülebilir.
Hacmi küçük bu yerleşimde, bir iki gece geçirmeli. Günübirlik gelenler bu anlamda şanssız!
‘Garda’ kenarında bir günbatımı yaşanmalı mesela.
Huzur için, kendimizi dinlemek için, belki yanımızdakini?
Sessizlik, enfes doğa, huzur katacaktır o anlara; tabi ki yaşama.
İz bırakır Sirmione bu anlamı ile. Ancak; yeme içmede, geceleme de pahalıdır burada. Dünde böyleydi bugün de böyle.
İ.Ö. yıllarda termal sular bölgede önemli. Sadece bunun için gelen ziyaretçiler varmış. Bugünde sağlık turizmine yönelik tesisler mevcut. Sayıları çok fazla değil ama! Gecelemek için bu tip oteller kullanılabilir fakat çok efektif değil, dolayısı ile Sirmione’de kalmak bir problem.
Aynı problem gece hayatını sevenler içinde geçerli. Sirmione’de gece hayatı olmaz. Onu düşünerek gelenler yanılır. Aslında ziyaretçilerin yaş grubuna bakınca gerçek anlaşılıyor. Burası, bir emekli cenneti!
Elbette gençlerde görülür sokaklarda, rest ya da publar da ama; sayıları azdır!
Sirmione yerleşikleri belli bir yaşta ve ekonomik rahatlıkta. Bu denge, ziyaretçilere de yansır.
İtalya’da akşam yemekleri geç başlar ve geç biter. Burada da böyle; gelenekleri çünkü! Yemek sonrası ise biraz müzik dinlenir, belki bir kaç bira içilir bundan sonra da sohbetler evlere taşınır. Clublara diskolara rastlanmaz Sirmione’de!
Belli bir gelir seviyesine ulaştıktan sonra Sirmino’ne de yaşanır.
Ziyaret etmek için de, bunun bir bölümü gereklidir!
‘Carducci’ Meydanı ve üstleri, farklı lezzetteki restauranları ile ünlü. Yerleşimin ana meydanı niteliğindeki bu yerde, farklı hediyelik seçenekleri de var. ‘Vitterio Emanuele’ sokağı da dikkate değer! Çok farklı hediyelik çeşitleri var ama kapı çanları, zilleri buranın özeli! Yıllar evvel teknem için bir tane almıştım.
İtalya’nın en büyük gölü Garda’nın güneyinde yer alan Sirmione, bahar aylarında ziyaret edilmeli. Yüksek sezonda, sıcak ve kalabalık sorun teşkil edebilir.
Yerli turist dışında, çok sayıda da yabancı ağırlayan yerleşim, özellikle Avusturya ve Alman gruplar ile dolar! Ülkemizden buraya gidenlerin sayısının oldukça az olduğunu düşünüyorum?
Son yıllarda kampçıların, motosiklet tutkunlarının ve karavan sevdalılarının da özel ilgisini görüyoruz burada. Limon bahçeleri ile de ünlenen Sirmione’de keyiflerince zaman geçiriyorlar!
Çevredeki aktivasyonda Garda gölü elbette çok önemli. Ancak burayı ziyaret edenleri başka aktivitelerde de görüyoruz! Öncelikle etraf bir doğa harikası olduğundan amatör ve profesyonel fotoğrafçıların rotasında! Mevsimine göre doğa yürüyüşleri yapılıyor. Yaz sezonunda da tabi ki gölde su sporları etkili! Ve elbette başka bir sürüsü?
Belki de o nedenle, yaşlanmak için burayı seçenlerin bir türlü yaşlanamadığı söyleniyor? E bu yaşam biçiminde zor gerçekten?
Yerleşimin tarihine kısaca bakacak olursak; ‘della Scala’ ailesinin dışında ‘Lombardiya Krallığı’, ‘Venedik Cumhuriyeti’ ve ‘İtalya Krallığı’nın egemenliklerini görüyoruz. Şüphesiz her uygarlık iz bırakmış.
Sirmione’de kale dışında bir başka simge yapı ‘Catullas Mağaraları’…
İ.Ö. 1.Y.Y.’a tarihli dikdörtgen planlı yapı, 167 m. x 105 m. ebatlarında! İçinde bir de arkeoloji müzesini barındırıyor!
Yerleşimdeki başka birkaç mekan da, tarih severleri memnun edecektir?
‘Santa Maria Maggiore’ kilisesi, bunlardan biri. 1400’lere tarihlendiği söyleniyor? Bu kilisenin devamında göl kenarında plajlara rastlanır.’Lido delle bionde’, çok ünlü! En sondaki ‘Jamaicha’da…
8.Y.Y’a tarihli ‘St. Pietro’, buranın en eski kilisesi! İlginç mimariye, 12. Y.Y.’da çeşitli süslemeler ekleniyor. 14. Y.Y.’da ise çok ciddi bir yenilemeden geçiyor kilise. Yapının kulesinin veba salgınından ölenlere ithaf edildiği bilgisi var.
Yaklaşık 10 bin nüfuslu bu şirin yerleşim; benim çok keyif aldığım kasabalardan.
İtalya’da yolunuz buralara düşerse mutlak uğrayın. Mümkünse kalın, değilse görün!
Burayı tam olarak yaşamasanız da; gelemeyenlere göre yine de şanslısınız demektir!
Sirmione; huzurun, sadeliğin ve güzelliğin adresi…