1950’lerde yaşanan çok ciddi bir deprem ne yazık ki ‘Telmessos’dan günümüze aktarılabilecek antik yapıların büyük bölümünü tarihin derinliklerine gömmüş! Tabi coğrafya gereği bölgede yaşanan ilk deprem değil bu! Çok önce, 1856’da belki de daha büyüğü yaşanmış? Olası, çok önceki dönemlerde de yaşandı bu tektonik hareketler? Tüm bu süreçlerden geçen ‘Telmessos’dan günümüze kalanlar, doğal olarak çok sınırlı. Ancak bize ulaşanların varlığı ve azameti, son derece görkemli! Yok olanları düşünmek istemiyor insan.
Ülkemizin en güzel ilçelerinden ‘Fethiye’ burası. Muğla ilimiz.
‘Güllük’ dağlarının farklı yükseltilerinde kurulmuş bir yerleşke. Eşsiz bir denizin kıyısından, yükseltili vahşi bir araziye doğru çıkış; burayı daha da farklı kılıyor. Suya da sıfır; ‘gök tanrı’ya da!
Antik kentin tarihinin I.O. 5. Y.Y.’a ulaştığı bilgisi var. Kimileri daha geniş düşünmüş; onlara göre I.O. 3. bin yıl; ilk kurulum?
‘Telebehi’ olan bir isimden söz ediliyor buraya ilişkin.
I.O. 5.Y.Y. civarında basılmış sikkelerden kaynaklı bir bilgi bu!
‘Telmessos’ ismi ise malum tanrı ‘Apollon’un oğlunun ismidir ve kent yüzyıllardır bu isim ile anılır.
‘Amintas’ mezar anıtı, ‘Telmessos’da ki en özel kalıntı! İlçenin üstlerinde. Ne yazık ki oldukça tahrip görmüş. Sütunu kırık bir halde de olsa, müthiş bir vakar ile seyreder kenti. Gerçekten görkemli bir mimari, bugün bile. Yapıldığı zamanki görünümü kim bilir nasıldı?
I.Ö 4. Y.Y tarihlendiği düşünülen mezar anıtı, ‘Ion’ düzenli sütunları ile dikkat çekiyor. ‘Herpamios oğlu Amintas’ yazıtı ile öne çıkan eser aynı adla anılıyor. Dönem mimarisi dikkate alındığında; gerçekten olağanüstü!
‘Amintas’ mezar anıtı aslında Fethiye’nin simgesi…
Buraya ulaşmak için çıkılırken sağ ve sol tarafta çok sayıda kayalara oyulmuş mezarlar ile karşı karşıya kalacaksınız. Hepsi çok güzel! Klasik mezar odalarının dışında, ‘Amintas’ mezar anıtına çok benzeyen ama tabi daha küçük ölçeklerde olan bir mezar anıtı daha görülecek. Olası, önemli bir kişiyi barındırıyor?
Aslında ‘Telmessos’ antik kenti deyince aklımız ilk gelen mezarlardır. Zira onlar yaşatmıştır günümüze dek; Fethiye’yi!
Yukarıdan, tepelerden ilçe merkezine doğru inilirken olası ana ‘nekropol’den kalan mezarlar karşılar bizi? İlçe merkezine doğru üçlü yolun ortasında, mahalle içinde bir efsane yaşanır. Son derece sağlam lahit mezarlar tüm çıplaklığı ile görülür! Elbette yıpranmış, yıkılmış olanların da kalıntıları…
Bunlardan belki de en güzeli, belki de sağlamı denize yakın konumda limanın arkasında ve antik tiyatroya yakın olanıdır. Olası tektonik hareketler neticesinde etrafındakiler yol olmuş ama bu ayakta kalmış?
Bu yapı, bizlere ‘Xanthos’u anımsattı.
Orada da rastlanır çeşit çeşit mezarlara. Hepsi de görkemlidir. İşte bu özellik, olası oradan geliyor? Zira, ‘Telmessos’, ‘Xanthos’ hanedanlığı egemenliğinde yaşamış bir süre!
Ünlü tarihçi ‘Plinius’, burayı ‘Telmısıum’ olarak adlandırmış.
Ve bir ‘Leleg’ şehri demiş. ‘Leleg’erin Anadolu topraklarındaki etkisi elbette büyük. Bu bilgiler daha önceye dair!
Diğer yandan, ‘Plinius’, kentin ‘Likya’ ile ‘Karia’ arasında bir sınır kenti olduğunu belirtmiş?
‘Telmessos’da günümüze ulaşan bir başka önemli yapı; tiyatro. Ciddi bir onarım sonrası çok daha keyifli biçimde tarih severlerle buluşacak! Üst sıralarından muhteşem Fethiye körfezi manzarasına sahip tiyatronun, yaklaşık olarak 5 bin kişilik olduğu düşünülüyor?
Yapı genel manada ‘Helenistik’ dönemin izlerini taşımakta!
Sonraki dönemlerde, özellikle ‘Roma İmparatorluğu’ zamanında pek çok tiyatroda gördüğümüz gibi mimari farklılıklar yansıtılmış binaya! Onarımın dışında, yenileme ve genişletme gibi. Ancak asıl tadilat, I.S. 2.Y.Y.’da! ‘Telmessos’ tiyatrosu bu dönemde çok ciddi bir yenileme yaşamış!
‘Fethiye’, Muğla ilimizin bir ilçesi ama Antalya’ya daha yakın? Sadece 30 km. İlginçtir; her iki muhteşem ilimiz Antalya ve Muğla, sayısız antik kentimizin ev sahibi. ‘Likya’ uygarlıkları ve ‘Karia’ uygarlıkları anlamında!
Antik çalışmaların bugün de sürdüğü ‘Telmessos’da ilk ziyaretçi yine çok tanıdık bir isim. ‘Charles Texier’. Ancak bazı görüşlere göre O’ndan önce kimi seyyahlarda buralara gelmiş, ancak tarihi bilmediklerinden sadece not düşmüşler seyahatnamelerine?
‘Texier’in ziyareti sırasında, bugün hiçbir izi olmayan ‘Apollon’ tapınağının kısmen ayakta olduğu ve günümüzde ciddi bir onarım sonrası yaşayan tiyatronun da ana unsurlarının gözle görülebildiği söyleniyor! Zira ‘Charles Texier’in ziyaretinden 5-6 yıl sonra olacaktır o meşhur deprem! Ve her şeyi yıkacaktır!
‘Telmessos’un tarih sahnesinde yaşadığı en önemli adım, I.O.133’de verilen bağımsızlık! ‘Roma İmparatorluğu’ dönemi!
Ancak biraz geriye gitmek lazım! Kent, benzer pek çok yerleşim gibi ‘Pergamon’ egemenliğinde kalmış bir süre! Çok uzun bir egemenlik değildir. Sadece 150 yıl kadar sürmüştür; ‘Pergamon’!
Son hükümdarın vasiyeti ile, sahip olunan tüm topraklar çok iyi ilişkilerin olduğu ‘Roma İmparatorluğu’na katılmıştır!
‘Telmessos’da, ‘Pergamon’ egemenliğinde olduğundan, bu vasiyet ile direkt ‘Roma İmparatorluğu’na bağlanmış. Ama çok ilginç; ‘Roma İmparatorluğu’nun ‘Senato’ kararı ile bir süre sonra ‘Bağımsız’ olur?
Yıllar yılları kovalar. Dönem; artık ‘Bizans İmparatorluğu’ zamanı. ‘Roma’ ayrılmış, ikiye bölünmüş ve sonrasında dağılmıştır!
Hristiyanlık genelde kabul görmüş ve ilgili coğrafyayı kapsamıştır! Doğal olarak ‘Telmessos’da bundan nasibini alır. Bu dönemde kent neredeyse yeniden inşa edilir. Yönetenler de buna kayıtsız kalmaz ve kentin ismini hükümdara duydukları minnet ile değiştirirler!
‘Anastasiopolis’dir artık kentin adı! Tarihte çok yaşadığımız gibi…
Hristiyanlığın yükselmeye başladığı yıllardan itibaren, ‘Telmessos’ yakındaki ‘Myra’ya bağlı bir piskoposluk merkezidir…
7. Y.Y.’da, Arap saldırılarını dehşetli biçimde görüyoruz; ‘Telmessos’da… Kent; neredeyse yok ediliyor!
Küçücük bir ‘Pers’ Satraplığından başlamış öncü hikayesi! I.O. 334’de ‘Makedon’ İmparator ‘Büyük İskender’e silah çekmeden teslim olmuş!
I.O. 197’de, ‘Seleoukos’ yönetimine girmiş! ‘Attik Delos’ birliğine üye olmuş. ‘Roma İmparatorluğu’nda güçlenmiş. ‘Bizans’ döneminde de kısmen korumuş bu gücü.
‘Telmessos’ gerçekten de çok devingen bir tarihsel sürece sahip! Tüm bu zenginliği görebileceğimiz buluntular ne yazık ki çok az!
Ancak her hali ile sihirli… Özellikle kaya mezarları ve lahit mezarlar, bu sihirde önemli bir payı alıyor!
Son hikaye de çok ilgi çekici! Bir dönem, ‘Makri’ olarak da anılan bu topraklar, sonrasında ‘Meğri’ adını almış!
Ülkemizin ilk pilotlarından olan ‘Fethi bey’, bir gün ‘Şam’dan havalanır. Bu bölge yakınlarına ulaştığında ne yazık ki uçağı düşer. ’Fethi bey’ şehit olur! Bu kahraman pilotumuzun anısına, ‘Meğri’, ‘Fethiye’ olur! 1930’lu yıllardadır bu isim değişikliği!
Kimi antik tarih uzmanları der ki; ‘Böylesi yerleri incelerken ve hatta gezerken, buluntulara çok takılmayın! Olmayabilirler? Ama yerleşkenin hikayeleri, yaşanmışlıkları alır götürür sizi o geçmişe!
Günümüze gelebilmiş elle tutulur, gözle görülür eserler çok olmasa da; yaşanan tarihin bulguları burayı sihirli kılmakta!
‘Telmessos’…